"Demek karakura şehri burası... Hmm pek de fena değilmiş esasında. Bir de şu sarmısak kokusu biraz daha az olsaymış güzel olurmuş esasında. Bakalım yemek yenecek neresi var buralarda." Kafasını tekrar önüne indirdi. Elindeki şehir rehberinden yeni restorantlara bakmaya başladı. Pek de cezbedici olmayan yemeklerin arasında dolanmaya devam etti. Bir avrupalı için oldukça "egzotik" sayılabilecek yemekleri inceleyerek ortalıkta dolanmaya devam etti. Bir süre sonra bir tezgahtan tanıdığı bir koku aldı: Kıyma, domates ve soğan kokusu. Oraya doğru yanaştı. Japon bir satıcı amerikanvari bir dükkan açmıştı ve tezgahta sloppy joeler duruyordu. Elini cebine attı. Yeterli miktarda japon yeni taşıyıp taşımadığından emin değildi. Sloppy Joe için fiyat sordu. Aldığı cevap gülümsemesini sağladı. "Öyleyse" dedi sakin sakin "altı tane istiyorum." Adam garip garip bakıp "hemen efendim" dedi. Hızlı bir şekilde sloppy joeleri hazırlamaya koyuldu. Son hamburgeri de paketlediğinde Joseph'in elinde sadece iki tane paket olduğunu görünce garip garip baktı. "Doğrusu lezzetliymiş, bu kadar iyisini beklemiyordum" dedi Joseph. Parayı tezgana bırakıp oradan uzaklaştı.
"Vay vay vay, bakın burada kim varmış! Joseph!" Joseph sesin sahibini tanımıştı. Yüzüne yerleştirdiği çapraz bir gülümsemeyle seslendi "Kyle, demek hala hatırlıyorsun beni ha?!" Kız yanına yanaştı "Yapma Jos, tabii ki de hatırlıyorum. Tanrı aşkına senin gibi büyük bir p.çi nasıl unutabilirim ki? Edinbrough tarihindeki gelmiş geçmiş en büyük o.ospu çocuğunu?" Joseph karından gelen ve göbeğini titreten bir kahkaha attı. "Onlar eski güzel günlerdi, Kyle." Kyle gülümsedi ve hafiften davetkar bir şekilde sol el işaret parmağını Joseph'in çenesindeki görece daha uzun sakallarında gezdirdi. "Belki de burada daha güzelleri gelecektir."
Bir an sonra kız acı içinde kıvarnıyor ve Joseph'in büktüğü kolunu kurtarmaya çalışıyordu. "Bir daha asla" dedi Joseph "asla senin yolumda durmana izin vermeyeceğim. Eğer yolun kenarında durup selam vereceksen ne ala, ama eğer yolun üstünde durursan... Bir daha yolun üstünde duramayacağından emin olurum. Etrafımda dönüp durma yalancı kelebek, ateşlerde yanmasını istemiyorsan kanatlarının..." Kadını bıraktı ve yoluna devam etti. Kyla saçlarının sarı buklelerini eliyle düzeltti. Joseph'in arkasından baktı. "Bir gün Joseph, bir gün seni yerle bir etmnin bir yolunu mutlaka bulacağım."
2000