Bleach RPG
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Rp günlükleri...

Aşağa gitmek 
4 posters
YazarMesaj
Shizu Ishi
Gotei 12 FukuTaichou
Gotei 12 FukuTaichou
Shizu Ishi


Kadın
Mesaj Sayısı : 348
Yaş : 31
Nereden : İstanbul
Ruh Hali : Rp günlükleri... 2u9qpfc
Kayıt tarihi : 06/05/11

Karakter
Zanpakutou: Arashi
Puan:
Rp günlükleri... Left_bar_bleue88/100Rp günlükleri... Empty_bar_bleue  (88/100)

Rp günlükleri... Empty
MesajKonu: Rp günlükleri...   Rp günlükleri... Icon_minitimeÇarş. Mayıs 25, 2011 8:48 pm

Can sıkıntısı.. Sanırım insanı en çok yoran şeylerden biri bu.
Boş boş dururken insan, kendi çapında bir şeyler yapmaya çalışırken aklına saçma sapanlar da dahilinde bir sürü fikir geliyor.
En azından gün içinde küçük de olsa rp yapma hakkımız olabilsin, oyalanabilelim diye küçük kurgularla rp yapabileceğimizi düşündüm. Bunlar günlük tarzında.
Geçmişten hayatımızda başımızdan geçen olayları kurgularımızla canlandıralım.
Hepimiz yazmak için burdayız sonuçta.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Hitsuomi Toumaki
Gotei 10 FukuTaichou
Gotei 10 FukuTaichou
Hitsuomi Toumaki


Erkek
Mesaj Sayısı : 521
Yaş : 29
Nereden : İstanbul
Ruh Hali : Rp günlükleri... 2rz3tw5
Kayıt tarihi : 03/10/10

Karakter
Zanpakutou: Akai fushichō
Puan:
Rp günlükleri... Left_bar_bleue93/100Rp günlükleri... Empty_bar_bleue  (93/100)

Rp günlükleri... Empty
MesajKonu: Geri: Rp günlükleri...   Rp günlükleri... Icon_minitimeÇarş. Mayıs 25, 2011 8:59 pm

evet, herkes burda ama gerekli lişiker ortada olmadığı için rp yok... rp yapalım dediğimizde de azar yiyoruz böyle saçma bir durum içindeyiz Very Happy
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Shizu Ishi
Gotei 12 FukuTaichou
Gotei 12 FukuTaichou
Shizu Ishi


Kadın
Mesaj Sayısı : 348
Yaş : 31
Nereden : İstanbul
Ruh Hali : Rp günlükleri... 2u9qpfc
Kayıt tarihi : 06/05/11

Karakter
Zanpakutou: Arashi
Puan:
Rp günlükleri... Left_bar_bleue88/100Rp günlükleri... Empty_bar_bleue  (88/100)

Rp günlükleri... Empty
MesajKonu: Geri: Rp günlükleri...   Rp günlükleri... Icon_minitimeÇarş. Mayıs 25, 2011 9:13 pm

artık ne yapmam gerektiğinin farkında değilim bende açık konuşmak gerekirse. kendimizi avutmakla yetinmek iyi olacak heralde. yetkilerin bilinmesi çok hoş. ama yapılmadan insanın yüzüne sanki cahilmişcesine çarpılması bazen gururuna dokunuyo böyle işte. ben sadece yazmak istiyorum başka bir şey beni ilgilendirmiyor. yazarak mutlu olabiliyorum, yazarak rahatlayabiliyorum, yazarak kendimi buluyorum. yazmayı bırakmak gibi bir düşüncem olmadı hiçbir zaman. hep bir yerinden tuttum elimden zorla alınmaya çalışılan kalemin. bırakmaya da niyetim yok.

işte en azından kendi kendimize takılırız. tabi bu da göze batmazsa Very Happy
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Shizu Ishi
Gotei 12 FukuTaichou
Gotei 12 FukuTaichou
Shizu Ishi


Kadın
Mesaj Sayısı : 348
Yaş : 31
Nereden : İstanbul
Ruh Hali : Rp günlükleri... 2u9qpfc
Kayıt tarihi : 06/05/11

Karakter
Zanpakutou: Arashi
Puan:
Rp günlükleri... Left_bar_bleue88/100Rp günlükleri... Empty_bar_bleue  (88/100)

Rp günlükleri... Empty
MesajKonu: Geri: Rp günlükleri...   Rp günlükleri... Icon_minitimeÇarş. Mayıs 25, 2011 10:01 pm

PARADOKS

Dışlanmışlık… Shizu’yu tarif edebilecek tek kelime buydu. Gökyüzünün kızıl parlaklığı saçlarına vuruyordu. Yine bir günbatımı, yine antreman sonrası oturduğu bu ağacın altı. Yorgundu. Herkesin kendini beğenmiş tavrından, çabalamayışlarının ardına sığınıp en yüksekte gözükmelerinden bıkmıştı. Her şeyi bırakıp gitmek istiyordu bazen. Fakat burada olmayı da seviyordu. Değer miydi birkaç taş uğruna hayatını ortaya koyduğu yoldan dönmek? Bunalıyordu. Sanki bazen her şey duruyor gibiydi. Zaman… Zaman kavramı onun için çok kafa karıştırıcıydı. “İşte şimdi dur! Gitme..” dediği anlarda bir çağlayanın akıntısı kadar çabuk geçerken, ruhunu kaybetmek üzere olduğu anlarda da çakılıp kalıyordu önünde. Keşke her şeye yeniden başlama imkanını da getirseydi bu üzerine yapıştığı durumlarda. Kafası o kadar doluydu ki düşünceleriyle, bu durum onu bazen yürümesi gerektiği yoldan saptırmaya çalışıyordu.

Rüzgarın ılık nefesini vücudunda hissedebiliyordu. “Fısıltılarını duyabilsem keşke.” diye düşünüyordu hep. Rüzgarla konuşmak… Yalnızlığından mıydı bu düşünceleri? Peki yalnız kalmayı seçen kendisi değil miydi? Daha yeni başlamıştı bu yolda yürümeye. Dündü belki ya da ondan önceki gün. Zaman… Yine buradaydı işte. Ona teslim olmuşluğunun içinde, pis sırıtışını seyredebiliyordu. Lanet mi okumalıydı onun yaptıklarına. Gerçek dünyada ailesini de elinden alan zamandı kısmen de olsa. Neyi varsa kaybediyordu onunla beraber. Bir gün ruhunu kaybedeceği o an da gelecekti, biliyordu. Korkmuyordu ama. Çünkü o zamana kadar yapması gereken her şeyi yapacak, ruhunu huzura kavuşturacaktı.

Kafasını kaldırıp kızıl güneşi seyretmeye başladı. Şarkı söylemek gibiydi onu seyretmek. Kaybettiklerinin yanında, hiçbir zaman kaybetmeyeceği tek şeydi bekli de gökyüzü. Ölmek üzereyken, en kara deliğin dibinde bile onu seyreden tek şeydi bu ihtişamlı parlaklık. Bir deniz gibiydi onun için. Bir papatya tarlası, belki de uykunun huzuruydu. Tarif edilirdi her şey. Belki de her şeye bir tarif gerekliydi. Ya boşluğu olurdu önündeki şeylerin, ya da kelimeleriyle gelen açıklamaları. Hiçbir şeyin orta noktası yoktu Shizu için. Keskin, sivri uçları vardı. Törpületmezdi kendini. Bu inadındandı belki de. Ama kararlılığı vardı önünde. Hiçbir şey onu yıldıramazdı.

Yeşil çimenlerin üzerine uzandı. Rüzgarın esmesiyle beraber, çimenlerin hışırtısı kulaklarını doldurmaya başlamıştı. Ne kadar tuhaftı her şey. Ya çok büyük oluyordun ya da çok küçük. İnsanların da kendisi gibi törpületmediği uçları vardı.

Uykunun damarlarında dolaşan bir alkolmüşçesine onu sarhoş ettiğini hissedebiliyordu. “Demek teslim olma vakti geldi.” diye düşündü. Göz kapakları ağırlaşıyordu. Elleriyle tutsa da taşıyamayacakmış gibi hissediyordu. Hava iyiden iyiye kararmıştı. Kapanmaya başlayan gözlerinin arasından sızan güçsüz ışığa gülümseyerek uykusuna dalmıştı…



En son Shizu Ishi tarafından Cuma Mayıs 27, 2011 9:29 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Kitsune Shuurei
Vekil Shinigami
Vekil Shinigami
Kitsune Shuurei


Erkek
Mesaj Sayısı : 739
Yaş : 29
Nereden : Karakura Town
Lakap : HUNTER
Ruh Hali : Rp günlükleri... 2wdygoy
Kayıt tarihi : 02/07/10

Karakter
Zanpakutou: Shingetsu
Puan:
Rp günlükleri... Left_bar_bleue90/100Rp günlükleri... Empty_bar_bleue  (90/100)

Rp günlükleri... Empty
MesajKonu: Geri: Rp günlükleri...   Rp günlükleri... Icon_minitimePerş. Mayıs 26, 2011 11:10 am

out: Mantıklı onayladım bu fikri Wink Bu başlık altına yazabilirsiniz mesela...

Herkese iyi rp'ler...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Shizu Ishi
Gotei 12 FukuTaichou
Gotei 12 FukuTaichou
Shizu Ishi


Kadın
Mesaj Sayısı : 348
Yaş : 31
Nereden : İstanbul
Ruh Hali : Rp günlükleri... 2u9qpfc
Kayıt tarihi : 06/05/11

Karakter
Zanpakutou: Arashi
Puan:
Rp günlükleri... Left_bar_bleue88/100Rp günlükleri... Empty_bar_bleue  (88/100)

Rp günlükleri... Empty
MesajKonu: Geri: Rp günlükleri...   Rp günlükleri... Icon_minitimePerş. Mayıs 26, 2011 3:09 pm

teşekkür ederiz.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Shizu Ishi
Gotei 12 FukuTaichou
Gotei 12 FukuTaichou
Shizu Ishi


Kadın
Mesaj Sayısı : 348
Yaş : 31
Nereden : İstanbul
Ruh Hali : Rp günlükleri... 2u9qpfc
Kayıt tarihi : 06/05/11

Karakter
Zanpakutou: Arashi
Puan:
Rp günlükleri... Left_bar_bleue88/100Rp günlükleri... Empty_bar_bleue  (88/100)

Rp günlükleri... Empty
MesajKonu: Geri: Rp günlükleri...   Rp günlükleri... Icon_minitimeCuma Mayıs 27, 2011 9:28 am

BİR TESADÜFÜN YAŞATTIKLARI

İçimdeki enteresan hareketlenmenin sebebi gerçekten bu muydu acaba? Gökyüzü olması gerekenden daha parlak, daha özgür, daha güzeldi bu gece. Uzun zaman olmuştu evimin bahçesinden gökyüzünü seyretmeyeli. Uyku tutmuyordu. Son birkaç gündür hiçbir şey yapamıyordum. İçimde bu adını koyamadığım his beni daha da güçlendirse de ben yemek dahi yiyemiyordum. Bahçede olduğum yere uzandım ve gökyüzüyle konuşmak istercesine onu seyretmeye başladım. Bu parlak yıldızlar bana onun saçlarını hatırlatıyordu. Gökyüzünün Ay’la birleşmesi, Ay’ın yıldızlara yakın olduğunu kanıtlamıyordu. Beraberlerdi fakat bir o kadar da uzak… Kendimi görüyordum orada. Hep yalnız olmak, kimseyle derinlerimden bir bağ kuramamak fikri doğru bir karar mıydı benim için? Evet, burada herkesle konuşabiliyordum. Bazen mecburiyettendi kabul ediyorum. Ne kadar uzun zaman olmuştu bir dostluk kurmayalı birileriyle? Güvenimi kaybetmenin sebebini hatırlamıyordum bile. Ya gerçekten dostum olanlar, şimdi neredeler, ne yapıyorlardı acaba?

Uyku denen şey ne kadar da tuhafmış. Uyumadığım zamanlarda yaptığım her şeyi daha fazla düşünüyordum. Sanırım yeni kararlar almanın arifesindeydim bu gece. Hiçbir şey dans etmiyordu. Yapraklar bile kıpırdamıyordu. Sevmezdim sıcak havaları. Ama bu gece beni her şey çok etkiliyordu. Zayıf bir yanım vardı artık sanırım. Peki neydi o? Sadece gördüğüm tek şey beni bu kadar derinden etkilemiş olabilir miydi? Her şeyi bu gecelik unutmuştum. Var oluşumu bile ona bağlayabilirdim. Ağaçların var oluşunu, çiçeklerin var oluşunu… Benim güzel papatyalarım bile sanki onun için vardı. Susmak geliyordu ki içimden, bu susmaların en büyüğüydü sanırım. Susarsam bir ev yıkılacak, susarsam bir nehir taşacakmış gibi hissediyordum. Duygularımı bu kadar kuvvetlendirebilir miydi acaba bu? Sanki yeniden yaşıyormuş gibi hissediyordum. Yeniden bir kalbim vardı ve atıyordu deli gibi.

Gece uzundu ve sersemleticiydi. Uzandığım yerden doğruldum ve bacaklarımı karnıma çekerek oturdum. Gördüklerimi anlat deseler şuan, “Hiçlik” diye tanımlardım herhalde. Bu kadar hiç olduğumu daha önce kimse hissettirmemişti bana. Avuçlarım bir ateş gibi yanıyordu. Avutuyordum kendimi “Ya o?”diye düşünmeyerek. Biliyordum, çünkü eğer “O” diye düşünürsem bu karanlığa gömülüp bu gece çıkamayacağımı. Her şey bu gecelik değil miydi zaten? Bu gece her şeyi itiraf edip, kendimi rahatlatıp, yarın iyi olmam için değil miydi? Somut olarak sadece kendimi düşünmek kaçmanın en basit yanıydı benim için. O’nun bir ölü olduğunu kendime zorla kabul ettirene kadar susmayacaktı düşüncelerim. Doğrusu buydu çünkü. Doğrusu onun içimdeki köşede beni tetiklemeden susmasıydı. Susmalıydı, çünkü o konuştukça boşluğa düşüyordum. Susmalıydı, çünkü onu daha fazla sevmek istemiyordum.

Yüzüm ıslanıyordu. Niyeydi şimdi bu saçmalık? Bu kadar çabuk mu kabul ediyordum bir dünya olmayı? Duygularımı taşlaştıralı uzun yıllar olmuştu. Çok ağır gelmiştin bana itiraf ediyorum. O bakışlarını kaldıramayacağımı biliyorum artık. Gitmek düşüncesi olmamalıydı. Ama sende de kalamazdım. Bacaklarıma süzülen gözyaşlarımın üzerine ellerimi kapatıyordum. Neydi şimdi saklamaya çalıştığım? Kendimden mi saklanamaya başlamıştım, şimdi de kendim için mi susacaktım artık? Yüzümde bir tebessüm belirdi birden. Ben zaten her şeyi kendim için yapmıyor muydum? Tebessümüm büyüdü, büyüdü, büyüdü… Kahkahayı patlattım sonunda. Sonra bir hıçkırık, bir hıçkırık daha…

Ne kadar tuhafım. Ne kadar tuhafsın. Beni yerle bir etmek için tek bir bakışın bile yetiyor bana. Susmaktı şimdi yapabileceğim tek şey, susmak ve sensizliğin içimde yarattığı en büyük boşluğa sarılıp ağlamak.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Knox Bul-Kathos
Arrancar 12
Knox Bul-Kathos


Erkek
Mesaj Sayısı : 120
Yaş : 34
Nereden : İstanbul
Lakap : Knox Bul-Kathos
Ruh Hali : Rp günlükleri... 2urbfqe
Kayıt tarihi : 09/02/11

Karakter
Zanpakutou:
Puan:
Rp günlükleri... Left_bar_bleue80/100Rp günlükleri... Empty_bar_bleue  (80/100)

Rp günlükleri... Empty
MesajKonu: Geri: Rp günlükleri...   Rp günlükleri... Icon_minitimeCuma Mayıs 27, 2011 3:00 pm

Buraya bayıldım. Bende yazıcam bir şeyler en kısa zamanda.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Shizu Ishi
Gotei 12 FukuTaichou
Gotei 12 FukuTaichou
Shizu Ishi


Kadın
Mesaj Sayısı : 348
Yaş : 31
Nereden : İstanbul
Ruh Hali : Rp günlükleri... 2u9qpfc
Kayıt tarihi : 06/05/11

Karakter
Zanpakutou: Arashi
Puan:
Rp günlükleri... Left_bar_bleue88/100Rp günlükleri... Empty_bar_bleue  (88/100)

Rp günlükleri... Empty
MesajKonu: Geri: Rp günlükleri...   Rp günlükleri... Icon_minitimeCuma Mayıs 27, 2011 3:35 pm

okumak için heyecanla bekliyor olucam Very Happy
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Shizu Ishi
Gotei 12 FukuTaichou
Gotei 12 FukuTaichou
Shizu Ishi


Kadın
Mesaj Sayısı : 348
Yaş : 31
Nereden : İstanbul
Ruh Hali : Rp günlükleri... 2u9qpfc
Kayıt tarihi : 06/05/11

Karakter
Zanpakutou: Arashi
Puan:
Rp günlükleri... Left_bar_bleue88/100Rp günlükleri... Empty_bar_bleue  (88/100)

Rp günlükleri... Empty
MesajKonu: Geri: Rp günlükleri...   Rp günlükleri... Icon_minitimeSalı Mayıs 31, 2011 6:47 pm

Etrafımı çevreleyen en parlak ışık gibiydi karanlık. Yalnızlığımın içinde yeniden doğuşumun sancıları, yeniden doğurmak isteyişimin acılarıyla birleşip, kulaklarıma sanki bir haykırışın küçük esintileriymiş gibi geliyordu. Ne yapacağımı bilmeden öylece yürüyordum. Evrenin karanlığa boğulduğunu, duyguların yok olduğunu, hiçbir yaşama belirtisi olmadığını düşünüyordum. Dudaklarımdaki kurumuşluk hissi, evrenin bir alev topu gibi sarılmışlığını hissettiriyordu bana. Bir şeyler içmek istiyordum. Elimde bir tomar kağıtla nereye oturacağımı bile bilmeden öylece dolaşmak içimdeki kopuş hikayesinden kurtulmamı sağlamıyordu. Düşünüyordum. Terk etmenin nasıl bir haz olduğunu, geçirilen uzunca bir zamanın bir çırpıda bir tomar kağıt tarafından katlediliş öyküsünü düşünüyordum. Günlerce aradığım Sen’in, bunları bana ne zaman ve nasıl bırakabildiğini düşünüyordum. En aydınlık yerlerin bile gözüme nasıl bu denli karanlık görünebileceğini düşünüyordum. İnsanların yüzündeki mutluluk esintilerini seyrediyordum. Mutlu olmak için mutlu olan bir sürü yüz yanımdan öylece geçip gidiyordu.

Mutlu olmak… Bir hırsızın benden çalabileceği en kıymetli şeyimdi. Ondan başka hiçbir varlığımın olmadığını çok uzun zaman önce görmüştüm. Ne için mutlu oluyordum ya da mutlu etmek istiyordum? Bir hırsız tarafından elli ya da yüz satırlık bir yazıyla beraber, ona verebilmek için miydi bütün bu direnişlerim? Ne kadar hırçındım ama ne kadar mutluydum. Elimde yitiremediğim, yitirmek istemediğim tek şey olarak kalmıştı. Kızmayı, sevmeyi, utanmayı, başarısızlıklarımın doğurdu başarıları, aşık olmayı, inatçılığımı hep mutluluklarımla öğrenmiştim. Bir ailem yoktu fakat sen bana bir aileden daha yakın olabilmiştin. Sen gelmeden önce, seni hiç tanımadan önce yüzünü hayal ettiğimi hatırlıyorum. Ay’ın altına oturmuş bir bekleyişle beraber içimdeki bütün duyguların kulaklarını tıkayıp sessizliğini dinleyişlerimi hatırlıyorum. Başımı öne eğmiş, pes etmenin anlamını unutmaya çalışırken, bir anda önümde beliren duruşunu, yüzündeki tatlı gülümsemeyi hatırlıyorum. Birkaç saniye sonra başlayacak olan rüzgarın, bizim için rüzgardan daha öte bir şey olacağını o an hiç hissedememiştim. Şu an bile önümde ne kadar öyle durduğunu bilmiyorum. Bir saatti belki, belki de bir gün.

Gelişinin ardından fırtına gibi esmeye başlayan rüzgarın saçlarımı kollarıma dolayışını uzun uzun seyretmiştin. Sana ne kadar uzun süre bakmıştım acaba? Bugün hala düşünüyorum, o gece sende gördüğüm şey senden daha farklı neydi diye. Simsiyah gözlerindeki derin kuyuyu aydınlatabilmek için ne kadar çabalamıştım. Ya benden sana kalmıştı yüzündeki soğukluk ifadesi ya da senden bana. Öylece durduğumuzu ve sabaha kadar hiç konuşmadığımızı hafızam en derin yerinde dün yaşamışım gibi koruyordu. Sırtımı ağacım gövdesine dayamıştım bacaklarımı uzatıp. Tereddüt bile etmeden dizlerime başını yumuşakça koyduğunu hatırladığım her an, o günkü gibi bacaklarımdaki sıcaklığını hissediyordum. Yüzüstü yatıyordun. Seyrettiğin ben miydim, yoksa Ay mıydı o zaman hep merak etmiştim. Yüzüne bakamıyordum, yüzüne bakmamalıydım. Gözlerimi kapattım ve başımı ağaca yasladım. Nefesini duydukça içimde bir şeylerin koptuğunu hissedebiliyordum. İşte mutluluğun bana tuhaf geldiği ilk an. Biliyordum sanki gitmen gerektiğini. Buraya ait olmadığını ve hiçbir zaman olamayacağını hissedebiliyordum. O kadar donuk bakıyordun ki etrafına, bu donuk ifade bile karanlık gözlerindeki sevmek düşüncesine engel olamıyordu.

Susmaktı yapabildiğimiz en iyi şey. Susmaların en büyüğü, belki de en güzeliydi. Konuşmak istemiyordum. Konuşmayı sevmediğimi biliyordun sanki. Rüzgar hızını arttırarak esmeye devam ediyordu. Kıpırdanışını hissedince gözlerimi açmıştım. Yavaşça doğruldun ve gözlerin gözlerime kenetlendi. Gülüyordun şimdi. Bütün donukluğun sanki yüzünde bir maskeymiş de çıkarıp atmışsın gibi, gözlerinin en derinine kadar gülümsüyordun. Ne zamandır tanıyordum seni? Zihnimde sadece birkaç kesit vardı. Düşüncelerini duymak istemiyordum. Gözlerimi senden kaçıramıyordum. Beni bir çemberin içine almıştın ve sıkıştırmak üzereydin sanki. Yanağıma küçük bir öpücük kondurdun. Yüzümü okşadın ve hiçbir şey söylemeden kalkıp gittin o gece yanımdan. Evime girdim. İçimdeki kopan duygularımı dikmek istercesine doldurduğum küvetimin içine uzandım. Gözlerimi kapattım ve öylece sabahı bekledim.

Belki de bir hayaldi bütün yaşadıklarım. Duygularımın esiri olmuştum artık. Hepsi birbirinden karışık iç seslerimin en acınası kurbanıydım. Gözlerimi açtığımda güneşin aydınlattığı banyomu görünce gerçekten düşünerek uyuyabildiğimi fark etmiştim. Evet, hepsi bir rüyaydı. Gerçeğe yakınlığı bile olmayan, sevmek istememin bana yaşattığı bir oyundu. Belimdeki sızlamanın eşliğinde uzandığım yerden kalktım. Havlumu alıp odama doğru yürüdüm. Üzerimi giydim. Kendimi dışarı atmak istiyordum artık. Sanki nefesim kesilmişti. Kapıdan çıkar çıkmaz yüzüme esen rüzgar, dün gece hissettiğim duyguları tekrar yaşatmaya başlamıştı bana. Varlığını hissedebiliyordum onun sayesinde. Koşmaya başladım. Nereye gittiğimi bilmeden, hızımı arttırarak koşmaya başladım. Kimseyle karşılaşmak istemiyordum, kimseyi görmek istemiyordum. Evden çıkmak bir hataydı sanırım, ama nefes almak istiyordum. Koştum. Dakikalarca hiç durmadan koştum. Bu yerden uzaklaştığımı hissedene kadar durmadım. Nefes nefese kalınca olduğum yere çöküp nefesimi sakinleştirmeye başladım. Rüzgar hızlanıyordu. Yüzümdeki boncuk boncuk akan terleri soğutmaya başlamıştı. İçimde derinlerde bir şey çığlık çığlığa bağırıyordu sanki. Ona eşlik etmek istiyordum. İçimde sebebini bilmediğim bir hırs sanki ellerini boğazıma kenetlemiş sıktıkça sıkıyordu. Hislerim… Bir anda farklı bir his bana kendini göstermeye başlamıştı. Anladığım kadarıyla yalnız değildim. Gözlerimi açtım ve tam karşıya baktım. Yoktu hiç kimse. Etraftaki ağaçlıktan başka hiçbir şey göremiyordum. Birden omzuma dokunan bir elle irkildim. Beni geriye doğru çekti ve başımı göğsüne yasladı. Başımı yukarı doğru kaldırdım ve ona doğru baktım. Yanaklarımın alev aldığını hissediyordum. Ne yapacağımı şaşırmış, ne söyleyeceğimi bilemez bir durumda gözlerine bakıyordum sadece. Panikledim ve bir anda boynuma doladığı kolunu tutarak dudaklarımdan birkaç kelime çıkmasına izin verdim: “Ne yaptığını sanıyorsun? Kimsin sen?” Öğrenmek istediğim sadece ismiydi sanırım. O da bunu fark edermiş gibi gülümsedi ve konuşmaya başladı; “Geceyi güzel yapan şey sadece Ay değildir. Rüzgar her zaman serttir, fakat hislerimizi arttırmak için bizi en kolay şekilde tetikleyen tek şeydir. Kokunu duyuyorum. Başımı yastığıma koyduğumda, en güzel uykularımdan birini uyuyacağıma emin bir halde gözlerimi kapatmışken, açık camımdan giren rüzgar kokunu getiriyor ve içime dolduruyor. Şimdi bana kimsin sen diyorsun. Kimim ben? Seni bu kadar iyi hissedebilecek fakat kim olduğunu bile bilmeyen bir adamın alabileceği en iyi sıfat nedir?” Ciddileşmiş yüzüne kondurduğu acımışlık duygusu gibi bir gülümsemeyle yüzüme bakıyordu. Şaşırıyordum. Beni, onu hissettiğim kadar iyi hissedebiliyordu. Dalgalanan saçlarımı parmaklarıyla okşamaya başlamıştı. Kulağıma eğildi ve “Zamanım çok yok biliyorum. Fakat hayatımda hiç yaşamadığım o duyguyu yaşamama izin ver. Seni hissetmeme izin ver.” diyerek fısıltıyla konuştu. Artık alev alan yanaklarımın kırmızılaşmaya başladığını hissedebiliyordum. Kolunu boynumdan çekip ayağa kalktım. Yavaş adımlarla yürümeye başladım. Yüzümdeki tuhaf gülümseyeme engel olmak istemiyordum. Yüzümü göstermeden durup onunla konuşmaya başladım; “Ne demeye çalıştığını anlamıyorum. Zaten beni, seni hissettiğim kadar hissedebiliyorsun.”

Cümlelerin yankılanıyor düşüncelerimde. Dosyalarımın arasında bulduğum o sevimli notların, yanında olmasam bile birlikte kurabildiğimiz o diyaloglar geliyor şimdi aklıma. Elimde tuttuğum kağıt tomarına bakıyorum da şimdi. Bu kadar çabuk mu olması gerekiyordu? Gözlerimden süzülen yaşlara engel olamıyordum artık. Kaçmak gelmiyordu içimden. Kızmak gelmiyordu. Duygularımın taşlaştığını hissedebiliyordum. Beni bu kadar iyi tanıyabilmiş olmasına inanamıyordum. ”Sus…” diyordu bana. “Susmalısın, çünkü bu sefer yenilen benim. En zoruydu yenilgilerimin. En acısıydı ve en üzücüsüydü.” Ne kadar da inandırıcıydı o sözleri. Şimdi bin kere öleceğimi söylese bana, bin kere inanırdım. “Bırakmıyorum seni. Sadece bekliyorum. Rüzgarınla bir gün yanıma geleceğini biliyorum.” diyordu bir yerlerde. Kağıtların parmaklarımda havalanmaya başladığını hissedebiliyordum. Sonra saçlarım uçuşmaya başladı. Kokumu taşıyordu rüzgar yine sana. Beni özlediğin her an artık bunu yaptığını biliyordum. Olmadığın onca zamanda fırtınalı günler geçirmiştik burada. Şimdi anlıyordum her şeyi. En sevdiğin şeydi rüzgarla beraber saçlarımla oynamak. Seni seyretmek de benim için en güzeliydi. Şimdi her gece gördüğüm Ay ışığının aydınlattığı gökyüzünde bile göremiyordum bir nehir kadar güzel olan yüzünü. Seni şimdiden bu kadar özleyebileceğimi tahmin etmiyordum. Keşke, yine bir ağacın dalından önüme atlayıp beni korkutsan. Gece açık unuttuğumu sandığın camımdan girip, beni uyandırmamaya çalışarak yüzümü okşasan…


En son Shizu Ishi tarafından C.tesi Haz. 11, 2011 6:25 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Shizu Ishi
Gotei 12 FukuTaichou
Gotei 12 FukuTaichou
Shizu Ishi


Kadın
Mesaj Sayısı : 348
Yaş : 31
Nereden : İstanbul
Ruh Hali : Rp günlükleri... 2u9qpfc
Kayıt tarihi : 06/05/11

Karakter
Zanpakutou: Arashi
Puan:
Rp günlükleri... Left_bar_bleue88/100Rp günlükleri... Empty_bar_bleue  (88/100)

Rp günlükleri... Empty
MesajKonu: Geri: Rp günlükleri...   Rp günlükleri... Icon_minitimeÇarş. Haz. 01, 2011 11:08 pm

Kaç zamandır ne yapacağımı bilmeden gezdiğimi hatırlamıyorum. Sonunda kendimi bulduğum yer yine içki masası. Seslenmek istiyorum son gücümle garson kıza. Bağırsam da beni duyamayacağına o kadar emindim ki. Çok zaman geçti. Tutunamadığım bir yaşam benimkisi. Ne ezelim var ne ebedim. Ürkek adımlarla yolumu bulmaya çalışırken, bütün yolların sonu sensizliğe çıkıyor. Yüzümü ellerinin arasına alıp susuşun geliyor aklıma. Ben senin susuşlarını da seviyormuşum, haberim yokmuş oysa. Bunca özlediğimi biliyor musun seni? Keşke bilsen… Yüreğimin toprakları sensizlik nadasında şimdi. Körebe oynarmış gibi, gözlerimi kapatıp zifiri karanlıkta seni arıyorum her dakika. Dinlediğim sensizlik şarkılarıyla, güneşin doğuşuna kapatıyorum gözlerimi. Karanlığım karanlığınla kayboldu. Gittin gitmelerin en büyüğünü yanına alıp.

Şimdilerde susmaların en büyüğü kaldı bana. Dudaklarım intihar etti. Cümlelerim yazarken teker teker öldüler. Sensizlik defterimi açmış buluyorum her gün kendimi. Ne yazdığımı bilmiyorum dün. Benim ölümüm de bu olsa gerek. Her aklıma gelen kelimeyi yazmamla beraber intihar ediyoruz beraberce. Unutulmuş bir şehirde unutulmuş biriyim ben. Kurumuş denizime gelen gemilerimin yolcuları yok artık. Boşlukta sallanan zincirlerin sesleri gizli tenhalığımı korkutuyor her gece. Kulaklarımda bir çınlamayla yine de açmıyorum gözlerimi. Tenhalığım kıskanıyor senin şehrini. Denizlerin yok senin. Oysaki mavinin kokusu en çok sana yakışıyor. Şimdiyse birkaç dize canlanıyor düşüncelerimde…

Bu şehir çılgın. .
Bu şehir artık bir deli. .
Bu şehir çıkmış çileden. .
Ben seni görmeyeli.


Bense her gün, hangi gün olduğunu bilmediğim o gün, bütün umutsuzluklarımı bu şehirde üstümden çıkartıp senin sevdanı giyip, şehrine doğru yol alacağım… Biliyorum bekliyorsun orada beni. Korkuyorum ama, sevsem geçer mi?

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Rp günlükleri...
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Bleach RPG :: Eskiler :: Eski konular 2 :: Rp Out-
Buraya geçin: