-Neden başının ağrıdığını, neden burada uyandığını bilmiyordu fakat öğrenmek için can atıyordu.
Fakattan önce noktalı virgül kullanılır.
-Bir süre yerde yattıktan sonra doğrulmayı başarmıştı.
Cümle düşük gözüküyor.
-Diğeri yer çekimine karşı sallanıyordu.
??... Cümle mantıksız görünüyor ve yerçekimi bitişik yazılır.
-Çimenlere uyguladığı soy kırım bittiğinde taş zemini adımladı
Soykırım.
-Zindanlardan ayrılmadan son kez dönüp bakmıştı arkasına.
Cümle düşük.
-Ertesi gün düello yapacağa yere bir göz
Yapacağı.
-düello yapacağa yere bir göz gezdirmek istiyordu.
Göz gezdirmek kelimesinin kullanımı yanlış gibi geliyor kulağa.
-… Sonuçta, Jacob dışında kimse doğru düzgün kılıç kullanmayı bilmiyordu ve yapacağı düellolar hep asayla oluyordu.
İkinci cümlede düşüklük var. Öznesi eksik. (Birinciye bakarsak özne kimse olur ki, cümle iyice saçma bir hale gelir.)
-İnsanoğlunun acizliğinin bir diğer kanıtını da gözler önüne sergiliyordu.
Ne önceki ne sonraki cümlede uygun bir özne yok. Keşke yüklem edilgen olsaydı, cümle düşük durmazdı. (sergileniyordu)
-Madem bu tip özellikler vardı da insanlar neden, içlerinde kan bulunan etten poşetten ibarettiler?
Virgül olmasaymış…
-sarışın bir silüet dikkatini çekti.
Siluet olacaktı.
-Güçlünün güçsüzü ezdiği bir dünyadan adalet beklenemezdi.
Virgül cümleyi düzenler.
-kıskançlıktan çatlamasına sebebiyet veren uzun sarı saçları
Sebebiyet vermek; neden olmaktan çok, yüzünden olmak anlamında, kötü bir sonuçla sonuçlanmasıdır. Cümleye pek uymamış.
-Lapis lazuli mavisi gözleri,
Keşke tek kelime yerine betimleme olsaydı. (imla hatası değil.)
-Benim diyen estetik uzmanları bir araya gelse
Tırnak içine falan alınsa?
-…yakışmadığına sen karar vereceksin yani?
Yabancılar yapıyor; ama bizim güzel Türkçemizde mi diye bir soru edatı vardır. Onu kullanalım.
-Pardesüsünün cebinden bir dal çıkartıp
Pardösü imiş. İtirazı olan tdk ile gelsin.
-Ülkesi için uzun zaman yaşaması gerekiyordu.
Sanki gerçekleşmiş gibi olmuş. ‘gerekirdi’ daha bir uygun.
-faltaşı gibi açılmış buz mavisi gözler
Fal taşı.
-Günlük antremanını yapar yapmaz…
Antrenman.
-Aralarında birkaç santim kalınca duraksadı.
Durakladı daha doğru durur cümlende.
-… mıktanıs gibi çekiyordu derinliğine.
Mıknatıs.
-Altın sarışı saçları, veela ruhuyla harmanlanmış
O nedir?
-Acımasızlığın her bir zerresini teneffüs etmiş bünyesinin, alınabilecek önemli kararlarda da podyuma çıkıp boy göstermesi gerekmekteydi.
Virgül olmamalıydı. Zira bünyesinin boy göstermesi olacak. Bir tamlama…
… pek de umrunda değildi açıkçası.
Umurunda.
-Kendisinin şuan bazı karanlık büyücüler ile…
Şua diye bir şey var elbet; ancak şu an ayrı yazılır.
-İnsanlar, kendi düşüncelerini, kendi görüşlerini ve fikirlerini bir heykeltıraş edasıyla işleyip, şekillendirirse; o zaman özgürce yaşamayı hak edecek gücü kendilerinde bulurlardı, bir başkasının boyunduruğu altında değil…
Şekillendirirlerse daha uygun, zaten sen de ikinci cümlede yüklemi çoğul yapmışsın.
-…güçlü olmak ona bir kaybettirmezdi.
Bu saatte bu cümle…
-Herkesin, onun önünde korkudan titremesini izleyecekti
Aynen ondan. (yukarıda da var aynen)
-Tropikal aromaların dans ettiği koku,
Aroma’nın Türkçeye hoş koku olarak geçtiğini biliyor musunuz?
-…kendine göre fazlasıyla iddaalıydı.
İddialıydı.
-Dudaklarından zoraki ayrılan kelime ile birlikte ona ilk defa bu şekilde hitap ettiğini idrak ettiğini anlaması pek zor olmamıştı.
İdrak etmek = anlamak. Anladığını anlaması?
-Bünyenin eski gücünü toparlaması ne kadar sürecekti bilmiyordu fakat o zamana kadar aykırı giden bu düzeni yadırgamayarak ona ayak uydurması gerekiyordu.
Noktalama işareti kullanılmayan uzun cümle.
-gereken dört elemen; hava, su, toprak, ateş…
Elemen?
-Ama sen konuşacaksın, ve ben
Ve’den önce, sonra virgül olmaz.