Gözün görebildiği her yerde aynı şey vardı. Kum, kum ve yine kim... Neden Hueco Mundo'nun yarısı bu aşınmaktan toza dönmüş kaya parçalarıyla dolu olmak zorundaydı ki? Geri kalan kısmının da çok güzel yerler olduğu söylenemezdi ya neyse. Menos Ormanı gibi kasvetli bir orman ve sonu gelmeyen çöllerle dolu bir yerde yaşamanın nesi güzel olabilirdi ki? Belki de sevmeliydi buraları, ne de olsa onun eviydi bu çöller. Ancak bir türlü sevemiyordu burayı. İnsan ve Shinigamilerden çok daha özel yaratılmışlardı hollowlar. Tabii hepsi değil, irade ve güce ulaşabilenlerdi bu özel olanlar. Ancak bu asaletin bir karşılığı olarak bu sıkıcı yerde yaşama cezası verilmiş gibiydi. Hoşa gidebilecek yalnızca tek bir şeye sahiptiler burada. Her zaman üstlerinde duran hüzünlü bir aydan başka hiçbir güzel yanı yoktu buranın. Onun bile insanlarınkinin yanında sahte gibi kaldığını duymuştu zaten. Aslında merak da etmiyordu değildi, acaba insan ve shinigami dünyalarında yaşıyor olsa nasıl olacağını?
Hatta zaman zaman kendini birkaç üst seviye hollowu da yanına alacağı bir saldırı planı kurarken bile bulabiliyordu. Bir saldırı gerçekleştirmek isterdi ama henüz bunu yapacak ne gücü vardı ne de güçlü dostları. Bir saldırı istemesinin tek sebebi bu da değildi zaten. Kaza eseri bir kez insanların dünyasına gittiğinde onu bir hayvanmışçasına kovaladıklarını da unutmuyordu. Zaten shinigamilere olan nefreti de o gün doğmamış mıydı? Diğer hollowlar ne derse desin onlardan nefret etmemişti ama hiçbir şey yapmadığı halde bir hayvan kovalanınca fikirlerini zorla değiştirmişlerdi. Sonuç olaraksa artık hem bütün güzelliklere sahip insan dünyasını ele geçirmek istiyor, hem de o yargısız infaz ustalarını olabildiğince kanlı bir şekilde öldürmek istiyordu. Ancak bunların hepsi zaman ve güç kazanma meselesiydi. Hueco Mundo kuralları çok sertti ama onlara uymak zorundaydı. Güç kazanmak için kendi asil türünü öldürmesi gerekiyordu. Eğer gereken reiatsuysa neden bir shinigami ya da insan işe yaramıyordu ki? Onların içinde de fazlasıyla iyi reiatsu depoları vardı sonuçta. "Sanırım elde etmeye çalıştığım soylu güç için soylu birşeyler feda etmem gerekiyor, ha?" Sesinde saklı bir hüzün vardı. Kendi türüne bunu yapmayı sevmiyordu sonuçta. Ancak bunu yapmaya da mecburdu. Yaşadığı dünya kolay bir yer değildi ve içindeki güç isteği bunu yapmasını söylüyordu. "Pekala, üzgünüm dostlarım ama iyi bir amaç için güçlenmeliyim. Bunun içinse malesef sizi feda etmeliyim. Hazır olun! Ben geliyorum." Sesindeki kararlılık yüzündeki ifadeye de belirgin olarak yansımıştı. Bu tür bir fedayı yapmaktan hoşlanmıyordu ama bunu yalnızca kendisi için de yapmayacaktı ki.
Güçlendikten sonra yanına kendisi gibi dostlar da bulmalıydı. Ne de olsa bu kadar büyük bir saldırıyı yalnız başına yapamazdı zaten. Ama herşeyin sırası vardı. İlk olarak yapması gereken şey kendini geliştirmekti. İşte bunun için ayağa kalktı. İlk rakibinin kim olacağını ya da neye benzeyeceğini bilmiyordu. Milyonlarca hollow içinden hangisiyle karşılaşacağı nasıl belli olabilirdi ki zaten? Bildiği tek şey bunu yapmak zorunda olduğuydu. En azından kendisinin inandığı bir amacı vardı ve bu ona yeterdi. Bu amaç için dostmuş, düşmanmış fark etmeden her türden canlıya saldırmaya hazırdı. Ne de olsa eğer başarırsa kazanacak olanlar kendi tarafı, hollowlar olmayacak mıydı? Öyleyse ilk hedefi bir an önce kendini geliştirebildiği kadar geliştirmek, mümkünse bir Vasto Lorde olmaktı. Böylece Hueco Mundo'nun yönetimine bile geçebilecek kadar büyük bir gücü olurdu. O seviyeye geldiğindeyse zaten istediği güce kavuşmuş olacaktı. O güçteki birine karşı gelmek kolay olmayacağı için saldırı için istediği desteği de bulabilirdi.
Bu tür amaçlarla attı ilk adımını geleceğin belirsizliğine ve Hueco Mundo'nun karanlığına, hiçbir şeyin nasıl sonlanacağını bilmiyordu ama bildiği tek şey bunun kolay olmayacağıydı. Zaten hehangi birşeyin kolay olmasını da beklemiyordu. Sadece içindeki isteğin bütün zorlukları aşacağından emindi. Güce olan açlığı yüzünden kim bilir kaç hollow öldürmesi gerekecekti şeklinde düşünmekten bile korkuyordu. Ancak korkusu, amacından daha yüce değildi. Amacı uğruna birçok şeyi feda etmeye gidiyordu ve bilmek istediği tek birşey vardı. Neden yalnızca kendini düşünecek kadar bencil olamıyordu da bütün hollowların rahat etmesini sağlayacak bir amaçla ancak yetinebiliyordu? Çünkü şunu biliyordu ki sadece bu özelliği yüzünden herşeyi kendisi için bu kadar zor yoldan yapması gerekiyordu. "Zor ya da kolay... Benim için nasıl olduğu fark etmez. Eğer yeteri kadar istiyorsam herşeyi yapabilecek kadar güçlü bir iradem olduğuna inanıyorum. Bana kalırsa shinigamiler hayatlarından zevk almaya baksın yoksa bunun için çok olabilir." Yine kendi kendine konuşmaya başlamıştı işte. En sevmediği ama sık yaptığı şey buydu, kendi kendine konuşmak. NEyse ki bu sefer erken fark edip kesmişti konuşmayı. Şimdi ise bilinmeyen geleceğine doğru koşmaya devam ediyordu.
Not: Bu rpyi dün gecenin bir yarısında yazdığım için hatalar olabilir. Ayrıca bir kere yazıp da göndermeden önce yaptığım zekice(!) bir hata yüzünden silinen rpye mümkün olduğunca sadık kalmak istediğim için biraz özeti niteliğine bile inmiş olabilir.
2. Not: Bu rpler eğer Arrancar, Espada vs belirlenmesinde etkiliyse Arrancara dönüşmeden Vasto Lorde olarak kalma şansımız varsa -ve rp yeterliyse- Vasto Lorde olmak istiyorum. Tabii belki ileride arrancara dönüşebilirim.-belki-