Minase Darken [Yıldızlı Bir Gecede, Piyano Sesleri]

Yıldızlı bir gecede, piyano sesleri...

Bir denizci gemisi, güvertesinden gelen piyano sesleri... Güvertenin üstüne kurulmuş olan piyano, piyanonun üstündeki mum, ve piyanoyu çalan ikinci kaptan-teğmen- Evan S. Hawkins... Aslında bu piyano özel olarak teğmenin evinden getirtilmişti. Çünkü kendisi bir piyano aşığıydı, hele hele hüzünlü bir gecede, hiç uyumayıp sabahlara kadar piyano çaldığı bilinmekteydi. Kendisi piyano sanatını; küçük yaşta kaybettiği annesinden öğrenmişti. Annesi -sözde mesleği- müzik öğretmeniydi ve Evan'a piyano dersleri veriyordu. Fakat hem annesini hemde babasını o lanet gecede kaybettikten sonra ailesinden geriye tek kalan şey bu piyano olmuştu... Ailesi öldükten sonra onların intikamını alabilmek adına Denizcilik Akedemisine adını yazdırmıştı... Evan S. Hawkins ismi ile ilgili tayfaların bildiği bu kadardı, ama bu sadece buz dağının görünen kısmıydı!
Annesinin sözde işi müzik öğretmenliğiydi. Kendisi özel görevlere koşturan bir yüzbaşıydı. Babası ise gene bu tip görevlere giden Binbaşıydı. Bir gün kader onları aynı gemide görev yapmaya götürdü ve işte onların evlenmeleri için vesile olmuştu! Evan dalgalı, fırtınalı bir gecede dünyaya gelmiştir. O günden sonra annesi Evan 16 yaşına gelinceye kadar askerliğine ara vermiş, 16 yaşına gelince ise görevlere devam etmeye başladı. Bir gün ise ailesinin gemisi pusuya korsanlarca pusuya düşürülmüş, tüm ailesi o gün eriyip gitmiştir...

"Nana, na, nanan, nan, naaaa..."

Genç teğmenin elleri piyanonun geniş tuşları arasında kaybolmuş, ağzı ile ise ritim tutuyordu. Teğmen piyanoyla bir bütünmüşçesine haraket ediyor, durmaksızın çalmaya devam ediyordu. Onun için piyano çalarken saatler birbirine dolanıyor, zaman hızlı bir şekilde bitiveriyordu. Teğmene göre zamanın hızlı geçmesi; 'Zamanın kendilerine yaptığı bir oyun, bir yalan. Her kim iyi vakit geçirmek isterse böyle oluyor, her kim kötü vakit geçirirse zaman onun için ağırlaşır. İşte tüm mesele bu!'

"İlla bizi uyutmamaya karalısın ha ha!"

Kendisine yönelen bu babacan sesi duyunca çalmayı durdurdu, arkasına dönmeden önce piyanonun kapağını kapattı ve üstündeki mumu üfledi. Ayağa kalktı ve üstüne şöyle bir çeki düzen verdi. Bu sırada ise sesin sahibi teğmenin yanına gelip onun omzuna dokundu...

"Eğer rahatsız olduysanız?.."

Konuştuğu kişi bu geminin kaptanı, Kumadan Michael M. Brown'idi. Kendisi oldukça rütbeli biri olmasına rağmen her insana saygı gösteren asil bir kişiydi. Teğmen Evan ne kadar bu davranışı denesede her insana eşit davranmak ona ters ve gene ona göre saçma bir haraketti. Ama iki askeri ayıran bu fark ilişkilerinin arasına girememiş, Binbaşı, Evan'ın manevi babalığını üstlenmişti...

"Yo hayır. Akşam yemeğini fazla kaçırmışım sanırım, bu güzel müziği duyuncada senin olduğunu anlamıştım. Çalmaya devam et, hadi..."

Kaptan'da bariz bir şekilde piyano sesini seviyordu, Teğmen ile aralarındaki en büyük ortak nokta birinin ailesinin ölmüş, birinin ise hayattaki tek ailesi olan kızının ölmüş olmasıydı. Kaptan, kızıyla hiç anlaşamamış ve bu anlaşamamazlık yüzünden kız evi terketmiş, bir gezgin olarak hayatını sürdürmeye başlamıştır. Yaklaşık 2 yıl önce haber gelmiş, kızının ölü olduğu bilgisini almıştı, ne yazık...

"Kendine bu kadar yüklenmemelisin, Evan. Sende biliyorsun ki..."

Konuşmasına devam ediyorken bir anda teğmen sözünü kesti, bu sırada piyanoda oldukça haraketli bir parça çalıyor, parmakları ile adeta piyanoyu dövüyordu. Çok az zaman sinirli olduğu gözlenen teğmen sinirlendiği zaman ise tam sinirleniyordu...

"O lanet olasıca korsanlara, düzeltiyorum ailemi katleden o lanet olasıca korsanlara bu kadar yaklaşmış... sözünüzü kestim, kusura bakmayın!"

Kaptan mesayide olduğu vakitlerde herkese karşı aynı tavırı takınırdı, sinirli ve hiçbirşeyi beğenmeyen. Çünkü her kaptın böyleydi ve bu kuralı bir binbaşı bozamazdı. Zaten yaşını başını almış birisiydi, inatçı ve siniri olmak her orta yaşlı insanın genel adetiydi... Fakat geceleri ise herkesin babası oluyor, herkesle baba-oğul konuşmaları yapabiliyordu. Bu ne içkiden, ne de günün stresindendi, bu askerliğin gene kuralıydı!

"Sen kusura bakma Evan. Bu konularda ne kadar hassas olduğunu unutmuştum..."

-Bir süre durakladıktan sonra tekrar elini piyano çalan oğlunun, oğlu olmasını istediği kişinin omzuna attı ve gökyüzüne baktı, yıldızlı muhteşem gökyüzüne-

"Yıldızlı bir gece ha?Yıldızlı Bir Gecede, Piyano Sesleri..."

-Renklendirme 9/10
büyük bir eksiklik görünmüyor. Düzende güzel. Mor biraz koyuydu ve görünmesi zor oldu.
-Betimleme 17/20
Duygu betimlemesini -evet hernekadar metin çok duygusalda olsa- az buldum. Daha çok bashedebilme kapasitesi bulunuyordu ama az kaçtı.
-Akıcılık 14/20
ilginç bir olay gerçekleşmedi. Kurgu biraz durağandı.
-İmla 10/20
"Fakat hem annesini hemde babasını..."
"...adına Denizcilik Akedemisine adını yazdırmıştı"
"Babası ise gene bu tip görevlere giden Binbaşıydı."
"Teğmen piyanoyla bir bütünmüşçesine haraket ediyor..."
"ters ve gene ona göre saçma bir haraketti"
"...bu güzel müziği duyuncada senin olduğunu anlamıştım."
"Kaptan, kızıyla hiç anlaşamamış ve bu anlaşamamazlık yüzünden kız evi terketmiş..."
"sırada piyanoda oldukça haraketli bir parça çalıyor..."
"Kaptan mesayide olduğu vakitlerde..."
"herkese karşı aynı tavırı takınırdı, sinirli ve hiçbirşeyi beğenmeyen."
birde bir kaç yerde -tır -dir gibi geniş zaman kullandığını gördüm.
-Kurgu 17/20
üzücüydü. Ama metinde genel anlamda karakteri tanımlamak dışında bir şey olmamış.
-Uzunluk.10/10
yeterliydi ama bir word den kısaydı xD
puanınız:77 iyi rpler