"Hoşgeldiniz, size nasıl yardımcı olabilirim?" Açık kumral, yirmili yaşlarının başında, badem gözlü diye tabir edilen cinsten büyük ve güzel şekilli gözleri olan, minyon suratlı güzel bir kızdı. Üstünde dördüncü takımın sembolünü taşıyordu. Yüzündeki gülümsemenin zorakiliği Joseph'e ne kadar berbat göründüğünü hatırlattı. Paltosunu yavaşça çıkarttı. İçinden yeşil renkte bir forma çıktı. Kızın şaşkın bakışlarına kaşlarını kaldırıp ellerini açarak cevap verdi: "Ne?" Kız hemen yan taraftaki görevlilere seslendi. Bir sedye hazırlamalarını söylüyordu. Joseph'e döndü, "Bu hale nerede geldin?" Sırtına ve kollarına batmış olan parçalar kötü gözükse de esas mide bulandırıcı olan yara karnındaydı. Etrafı morarmış, bağırsak parçalarının yavaşça dışarı taştığı ve üstüne kat kat kirli bez sarılmış olan yaraya baktı. Joseph olayları anlattı. Sesi kısık kısık çıkıyordu. Muhtemelen kız nasıl geldiğini görmemişti. Her taraf kan lekesi doluydu.
Kız sedyeye uzanmasını söyledi. Dışarıdaki pislikleri düşündü. Yatmanın zamanı değildi. "Ben iyiyim, şu lanet şeyleri içeri tık dikiş at da gideyim." dedi. Kız itiraz etti. "Ben iyiyim" dedi; acıya ve zehire daha fazla dayanamayıp hastane zeminine sertçe ve baygın şekilde düşmeden önce.