Sınıf 1

Yeni sınıf
_________________________

Caine akademi kapısından içeriye girdi..İçeride büyük bir reiatsuya sahip olan kısa boylu bir kız gördü.. Ruh gücü muazzamdı, ama üstüdne haoirisi yoktu.. Caine bu duruma şaşırdı... Herneyse.. Köşede boş oturan birini gördü, birlikte çalışalım mı diye sordu.. Birlikte dövüşe başladılar... Caine kılıcıyla rakibinin omzuna doğru saldırdı, rakibi sağa doğru kaçtı ve Caine'nin diz kapağına kılıcı indirdi.. Caine yere düşer gibi oldu, ama ayakta kaldı. Hızlıca arkasına geçti ve kuyruksokumuna dik bir şekilde kılıcı salladı..Rakibi bağırdı, ve yere düştü, belini tutarak sinirli bir şekilde Caine'ye baktı.. Caine yine çok ciddiydi.. Senin gibi kaybetmeye mahkum biriyle daha fazla dövüşmek istemiyorum dedi, ve etrafına bakınarak kendine daha güçlü bir rakip aramaya başladı.. Küçük boylu kızı gördü, ruh gücü muazam olduğu için onunla dövüşmek istedi.. Yanına giderek;
-Hey velet! Birlikte biraz çalışalım mı dedi...

-918

Yare yaree... Yeniler yine çok sabırsız davranıyor. Diye iç geçirdi Meiki. Yine yapması gereken görevleri düşündü. –çünkü artik aklinin boş olmaması gerekiyordu. Yeniden ve yeniden…- Yüzünü buruşturdu.

Yeni öğrencilerin bir kimsi yere yuvarlanıyor bazıları kılıcı yanlış tutuyor ve birkaç tanesi neredeyse birbirine girişecekti. Acaba kılıç eğitimi yeni öğrencilerine ağır mi gelmişti. Meiki izledikçe yüzüne istemsiz bir sırıtma yerleştiğini birkaç dakika sonra fark etti. Sanırım uzun süredir öğretmenlik yapmamıştı. Evet… Epeydir karşısında sabırsız ukala ve beceriksiz insanlar görmemişti. Zaten şu son zamanlarda hep yalnız kalıyordu. Gotei 1 in işleri onu çok yormuştu. Son zamanlarda yardıma gelen çocuk sürekli dikkatsizlik yapıyor bir de onun hatalarını düzeltmek zorunda kalıyordu. Gotei 1 in işlerinden mutsuz değildi. Ama uzun süredir… Yani artik içinden hiç taichou olmak gelmiyordu.

Ancak uzun soluklu tatiller pek ona göre değildi. Aklında sürekli bir şeyler olmalıydı. Bu yüzden zihni hep işiyle doluydu. Bu shinigami adaylarına baktıkça eski sürekli göreve çıkıp afalladığı günler aklına geliyordu. Ne kadar eğlenceliydi. Düşük güçlü hollowlar üstünde güçlerini denemek ve sürekli yeni bir kidou öğrenmek. Şimdi ise sürekli yeni süper güçlü hollowlar çıkıyordu tek başına ve ölüm tehlikesiyle… Aslında sorun ölüm yani “yok oluş” değildi. Uzun süredir bunu önemsemiyordu. Çok uzun süredir ölüm onun için bir şey ifade etmemişti sanki. Acaba gerçekten ne zaman ölümden korkmamaya… Hayır yani ölümü umursamamaya başlamıştı ki… Öğrencilere odaklanmaya çalışıyordu ama bunu düşünmekten kendini bir türlü alamadı. Gözlerini kısıp uzaklara tam dalmıştı ki…

Hey velet!

Kafasını döndürüp gelen sesin yönüne baktı. Dudaklarını büzüp gözlerini kısarak ona seslenmiş olan adama gözlerini dikti. Gerçi “velet” denmesine alışmıştı ama dikkatinin bozulmasını hiç sevmezdi. Adamın yeşil gözleri yakıcı bakışlarla Meiki’ye bakıyordu.

Birlikte biraz çalışalım mı?

Meiki ani bir hamle yaptı ve adamın elindeki tahta kılıcı tek tekme ile kirdi. Evet, hakudosu pek güçlü olmayabilirdi ama zaten öğrencinin kılıcı pek sağlam tuttuğu da söylenemezdi. Eliyle omzuna ufak bir darbe vurmasıyla öğrenci –fazlaca yüksek ses çıkararak- yere yapıştı. Meiki bunu hep yapardı, çünkü kendi boyu kısaydı ve insanlara böyle davranmayı seviyordu –kendi görüşüyle tam bir kabadayı- . Ama bu davranışlarının kendisinin bir kaptan oluşuyla bir ilgisi yoktu tabii ki de.

Adam yerde yüzüstü yatıyorken kalkmasın diye tek ayağını sırtının üstüne koydu. Gerçi kendisi gayet hafifti ama böyle bir hareketten kaçışı çok zordu. Kolunu dizinin üstüne koyup öne doğru eğildi öğrencinin de onu duyması için biraz bağırdı.

Velet değil. Hocam veya efendim diyeceksin.

Çok böbürlü gözüken bu öğrencinin havasını azda olsa söndürmek istemişti. Sırtına basmayı bırakıp doğrulmasına izin verdi. Sınıfa baktığında çoğu kişinin yandan onları izlediğini gördü. Sanırım düşüşte çıkan yüksek sesten beri birçoğu bakmıştı.

Yeter burada gösteri yok. Herkes çalışmaya. HAYDİ!!!

Yeniden şu ona kafa tutan kızıl kafalı çocuğa döndü. Biraz afallamış görünüyordu. Pek mutlu olduğu da söylenemezdi yüz ifadesinden de. Meiki ise tam tersine mutluydu… sayılırdı.

Heh… Haydi, yeni bir tahta kılıç alda çalışmaya başlayalım. Yoksa kılıç kullanmayı öğrenemeyeceksin.

3360

OUT: kötü oldu kusura bakmayn uzun süredir rp yapmamşm....

Caine ayağa kalktı biraz sersemlemişti çünkü onun kaptan olduğunu bilmiyorudu ve onun dediği gibi kendine yeni bi silah bulmaya gitti çünkü silahı kırılmıştı... Köşe de duran ve bunları izleyen Rigor a seslendi Hey sen.. dedi Rigor gözleri kısmış bir şekilde Caine ye baktı
Ne var ne istiyorsun dedi Caine senin le çalışmak istiyorum dedi Rigor silahını çıkardı Caine nin üzerine doğru koşmaya başladı... Caine silahını aldı silahı ile birlikte Rigor un üstüne koştu ve silahını hızlı bir şekilde Rigor un bacağına sapladı... Rigor dizlerinin üzerine çöktü aniden ayağa kalktı ve Cainen arkasına geçerek silahını omzuna sapladı Caine omzunu tuttu...arkasını döndü ve silahını Rigor un göğsünün ortasına sapladı Rigor bağırdı yerde kıvranıyor du orda duran kaptan bunları izliyordu... Caine'nin yanına giderek Hafif bir gülümsemeyle ona baktı ve akedemi kapısından dışarı çıktı Rigor ise Çok kötü yaralanmıştı Caine ona baktı ve Akedemi dışarı kapısından dışarı çıktı...



971...

Rp out: başka oyuncuların karakterlerini kontrol edemezsin. Lütfen mesajını değiştir.

Hoshi'nin akademide ilk günüydü. İçinde çok büyük bir heyecan vardı. Hızlı adımlarla akademiye girdi.. Etrafta birbirine kılıç sallayan acemi öğrenciler vardı. Kendisi de bunlardan biriydi. Çalışmak için kendine bir tahta kılıç aldı, ve büyük bir heyecanla kendisiyle çalışacak bir arkadaş aradı. Sonra kendine çalışacak biri arayan başka birini de gördü. Gümüş saçlı, yeşil gözlü kısa boylu biriydi.. Yanına doğru gitti, ve;
Ben Hoshi Mamoru, birlikte çalışmak ister misin?

-494

Hoshi'nin kılıç yetenekleri iyi değildi.. Bunu kendisi de biliyordu.. İyi olduğu birşey varsa buda kidou'ydu. Rigor bir kılıç saldırısı beklerken aniden bu sesi duydu.!
Bakudou #1: Sai! Rigor kilitlendi.. Çaresiz dizlerinin üstüne çöktü..
Sanırım bu dövüş burada bitti ne dersin?

-298

OUT:
UYARİ
Bazi hatalariniz var. lütfen editleyin..

caine demiş ki:

Caine ayağa kalktı biraz sersemlemişti çünkü onun kaptan olduğunu bilmiyorudu ve onun dediği gibi kendine yeni bi silah bulmaya gitti çünkü silahı kırılmıştı... Köşe de duran ve bunları izleyen Rigor a seslendi Hey sen.. dedi Rigor gözleri kısmış bir şekilde Caine ye baktı
Ne var ne istiyorsun dedi Caine senin le çalışmak istiyorum dedi Rigor silahını çıkardı Caine nin üzerine doğru koşmaya başladı... Caine silahını aldı silahı ile birlikte Rigor un üstüne koştu ve silahını hızlı bir şekilde Rigor un bacağına sapladı... Rigor dizlerinin üzerine çöktü aniden ayağa kalktı ve Cainen arkasına geçerek silahını omzuna sapladı Caine omzunu tuttu...arkasını döndü ve silahını Rigor un göğsünün ortasına sapladı Rigor bağırdı yerde kıvranıyor du orda duran kaptan bunları izliyordu... Caine'nin yanına giderek Hafif bir gülümsemeyle ona baktı ve akedemi kapısından dışarı çıktı Rigor ise Çok kötü yaralanmıştı Caine ona baktı ve Akedemi dışarı kapısından dışarı çıktı...



971...

Başkasinin karakterini oynatip konuşturmayalim lütfen...

rigormortis demiş ki:

Rigor ruh gücünü dengeledi ve Hoshi'nin kidou'sunu kırdı.. Hoshi ' de Rigor'da nefes almakta zorlanıyordu.. Rigor;
Biraz mola vermeye ne dersin? Tükenmiş gözüküyorsun?
Sende tükenmişsin, ayakta zor duruyorsun baksana.. Evet bencede biraz mola iyi olur..
Gerçekten çok iyisin, kılıç saldırıların biraz zayıf ama kidou'nu kırmakta çok zorlandım..
Teşekkür ederim, evet kılıç yeteneklerim biraz zayıf.. sende kılıçta çok iyisin..
Eğer ikimiz de mezun olursakaynı takıma gidelim olur mu?
Seninle aynı takımda olmak benim için de iyi olur, ama mezun olabileceğine inanıyor musun?
Elbette mezun olucam senin derdin ne?
Bilmiyorum.. Mezun olmak için boyun biraz kısa değil mi?
Ne dedin sen, mola bitmiştir dövüşe devam!
Haha! Bence de devam edelim, kolla kendini!


-766

ÇOK YANLİŞ... başkasinin karakterini konuşturma -betimleme vb. birşeyler kat- ve rplerinin hepsi sirf konuşma olamaz. lütfen dikkat edelim Rehberler bölümünden bazi bilgilere ulaşabilirsin.

Ecem demiş ki:

Hoshi'nin kılıç yetenekleri iyi değildi.. Bunu kendisi de biliyordu.. İyi olduğu birşey varsa buda kidou'ydu. Rigor bir kılıç saldırısı beklerken aniden bu sesi duydu.!
Bakudou #1: Sai! Rigor kilitlendi.. Çaresiz dizlerinin üstüne çöktü..
Sanırım bu dövüş burada bitti ne dersin?

-298

Çok kisa..... Ve kidou daha öğretmedim.....

rigormortis demiş ki:

Rigorun arkasından biri yaklaştı ve;
Ben Hoshi Mamoru, birlikte çalışmak ister misin? dedi.
Rigor arkasını döndü ve kendisinden uzun sarışın güzel bir kız olduğunu fark etti..
Ben Rigor Mortis.. Seninle tabiikide çalışırım.. dedi..
Kılıçlarını kavradılar ve dövüşe başladılar.. Hoshi çok hızlıydı, Rigor kılıcının hareketlerini görmekte zorlanıyordu.. Ama saldırıları hızlı olduğu kadar zayıftı da.. Rigor hızlı bir şekilde Hoshi'nin arkasına geçti ve kılıcını savurdu, Hoshi zıpladı, Rigor'un kılıcının üstünde ayakta durdu ve Rigor'un kafasına doğru saldırdı, Rigor son anda kafasını çekti.. Çok hızlı saldırmıştı, gerçekten kılpayı kurtulmuştu.. İksiide geriye doğru zıpladılar, birbirlerini süzmeye başladılar, ikisi de birbirinin saldrmasını bekledi..


-800

İki karakteri birden oynatma....

Meiki şu kızıl saçlı öğrencinin kılıç alıp başka birisinle tutuşmaya gitmesini izledi. Tanrım öğrenciler beni deli ediyor. Diye düşündü durmadan. O yeni başlamanın verdiği heyecan… En azından beceriksiz bir hamle yapıp ilk hollow savaşlarında düşük bir hollow tarafından yutulmak düşüncesini hiç akla getirmiyordu. Ölüm mü?... Bunu artik niye bu kadar sık düşünüyordu ki artik.

Meiki ellerine baktı. Gözleri oraya sahiplenmiş gibi ellerine bakmaya devam etti… Öğrencilerin savaş çığlıklarını daha az duymaya başlamıştı. Yavaş yavaş beynindeki o karanlık köşesine daldı. O zihnindeki küçücük yer… Anıları.

Ellerine doğru baktı, topraklanmişti. Az önce yerlerde yuvarlandiği için bu normaldi. Kanamıyordu acımıyordu. Ama gözlerini ellerinden çekemiyordu.

Sen iyi misin?

Bakişlarini çevirdi. Aslinda her şey istemsiz bir haraketle oluyordu. İçten içten kendine kiziyordu. Hayir yapma… Onun yüzüne bakma. Lütfen bakma. Hayir…

Ama orda duruyordu tipki eskisi gibi. Ona gülümsüyordu. Beyaz orta-kisa saçlari dalgalanıyordu. Siyah kimonosu da üstüne mükemmel duruyordu. Aslında Meiki onu bu şekilde pek hatırlamıyordu. Yani üstünde sadece kimono ile. Gözleri gümüş rengindeydi ve parlıyordu. Çok mutlu görünüyordu. Yüzünde hafif acımalı bir bakış vardı ama daha çok kahkahalar atmak için kendini zor tutan bir ifadeydi. Meiki şaşkınlıkla donup kaldı. Adam dizlerini kırmadan öne doğru eğildi. Sol elini başının üstüne koydu. –Bu bir his değildi. Bunu hissetmedi bile… Elinin sıcaklığını hissetmediğinde bunun sadece bir ani olduğunu kesinlikle anlamıştı Meiki.-

İyi misin?

A-ah. Gomenasai.

Hızlıca toparlanıp ayağı kalktı. Yüzünde bozulmuş bir ifade vardı.

B-ben…

Ah hayır. Sadece bunu tutturacağını düşünüyordum. Önemli değil bir daha deneriz.

Meiki yüzündeki hayal kırıklığının dışarıdan çok belli olduğunu anladı hemen. Gözlerini yana çevirdi. Becerememişti işte…

Gözlerini yana çevirince antreman yerinin eski halini hala hatırladığını anladı. -Gerçi yenisiyle çok değişiklik yok diye düşündü.- Kafasını bir daha ona çevirdi. Yüzünü net olarak hatırlıyordu. -Eskiden hiç bir şeyi unutmazdı. Şimdiler de ise her şeyi unutur olmuştu. Böylesi daha iyiydi onun için.-
Shazai, Sensei.

Birden derin bir uykudan dalmış gibi yerinden sıçradı. Aslında eskilere dalmıştı. Öğrencilere baktı. Neyse ki herkes o kadar antremana dalmıştı ki kimse Meiki’ye bakmıyordu. Şu duyduğu ses olmasa dalıp gitmişti. Zaten sadece Sensei kimsini duymuştu. Bu sesin yeni gelen bir öğrenciden olduğunu anladı.

Derse geç geldin…

Dedi yüzünü buruşturarak. Öğrencileri terslemeyi genelde severdi ama geç gelen öğrencileri pek sevmiyordu. Sevmezdi. Ders zamanları belirliydi. Ama daha da önemlisi böyleleri sonradan katıldığı için daha uzun derste kalmalıydı. Bugün sake içmeye daha geç gidecekti anlaşılan.

Tahta kılıç al ve çalışmaya başla.

Yeni gelen biraz tecrübesiz duruyordu. Ama hemen bir kılıç aldı.

-Hey ne yapıyorsun sen.

-Senin kafan iyimi dostum.

Meiki sesin geldiği yöne baktı. Öğrencilerin ikisinin birbirine dalaştığını gördü. Uzun boylu önden kel gibi duran hâlbuki arkada örülmüş uzun saçı olan adamın tahta kılıcını kırılmıştı. Adam uzun olduğu kadar iriydi ide. Diğer adam da sıska sayılmazdı. Ama kel gibi görünen adama göre kısaydı. Ve kesinlikle daha gençti. Kel adam eliyle genç olanı sertçe itti. Genç neler olduğunu anlamamış gibiydi. Yüzünde afallayan bir ifade vardı. Yere düştü. Şimdi hemen hemen herkes onlara bakıyordu ve etraflarında daire şeklinde toplanmaya başlamıştı. Uzakta kalan Meiki birde bu kısa boyu ile hiç bir şey göremeyeceğini anladı. Köşedeki duvardan sıçradı ve Shunpo kullanarak kel adamın önünde belirdi. Adam gence tam vurmak üzereydi. Meiki hafif olduğunu düşündüğü bir tekme darbesi ile adamın karnına vurup onunda geriye sürüklenmesini sağladı. Aslında adam yuvarlanarak bayağı bir uzağa sürüklendi. Meiki ona doğru koştu. Yanına gelince yerde iki büklüm duran adama eğilip baktı. Ama adam büyük bir hasar almış gibi görünmüyordu.

Hey… İyi misin?

Adam Meiki’ye bakmıyor ve cani çok yanmış gibi davranıp oflayıp pufluyordu. Meiki adamın kolundan tuttu. Kel adam ani bir hamle ile kolunu çekip sert bir tonda:

-sen ne yapıyorsun vel-…

Adam sonunda Meiki’nin yüzüne bakmıştı ve onun sensei olduğunu anlayınca konuşması yarıda kaldı. Hızlıca ayağa kalktı. Meiki’nin ise yüzünde ciddi ve sinirli bir ifade vardı. Kel adam senseisinin gergin bir şekilde vereceği tepkiyi bekliyordu. Gözlerini Meiki’den uzağa çeviriyor yerlere bakıyordu.

Meiki eliyle yüzünü kapattı. İşte yeniden sinirden dişlerini sıkıyordu.

SEN!!!

Adam bir anda bu yüksek tona şaşırmış olacak ki hafifçe sıçradı. Meiki adamı yakasindan tutup çekerek kendisine bakmasını sağladı.

Tahta kılıç kullanıyoruz. Birbirimize zarar vermemek için. Anlıyor musun? Sen daha bir öğrencisin!

Adam yutkundu. Anlaşılan korkmuştu. Meiki birden sırıttı ve hafifçe güldü. Adam bu tepkiye şaşırmış olacak ki gözlerini kocaman açtı.

Eheheh—heh. İlerde çok güçlenirsen iyi bir shinigami olabilirsin.

Dedi ve karanlık bir bakış attı. Adam korkmuştu ama eskisi kadar sert olmayan sesiyle teşekkür etmeyi başardı. Ve Meiki’nin yanından uzaklaşarak yeni kılıç alıp çalışmaya koyuldu. Meiki derin bir nefes aldı. Hemen hemen herkes yine çalışmaya dönmüştü. Yanında birinin durduğunu fark etti. Kafasını çevirip bakınca o kişinin şu geç gelen çocuk olduğunu gördü.

Ah…

Anlaşılan daha çalışmaya başlamamıştı. Hem de geç gelmişti. İşe bak… Diye geçirdi içinden. Demek ki tahmin ettiğinden daha fazla süre burada kalacaktı.

5605

out:off çok tekrarli oldu Q_Q uzun ve skci da olabilir ve geç oldu. Hata görürseniz söyleyin.

out2:Geçmiş bölümü için özür dilerim. Daha uzun olsun istedim eklenti yapayim dedim xD.

out: üzgünüm, ilk defa yapıyorum rp. daha dikkatli olmaya çalışırım.


Hoshi'nin arkasından bir kız yaklaştı, Hoshi'in omzunu dürttü..
hey sarışın! Burada güzellik önemli değil, savaş yetenekleri önemlidir. Yanlış yere gelmişsin, senin mankenlik okuluna falan gitmen gerek, haha!
A-anlayamadım?
Hmm, öyleyse tahta kılıcım anlamana yardım etsin. Kız kılıcını sıkıca kavradı ve hazır duruşu sergiledi, Hoshi'ye doğru saldırdı, Hoshi kılıcıyla kendini savundu, kız o kadar sert vurmuştu ki Hoshinin kılıcı neredeyse kırılacaktı.. Hoshi kızın karnına doğru bir tekme attı, kız iki eliyle Hoshi'nin ayağını tuttu..
Açığını yakaladım! Hoshi omzuna tahta kılıcı indirdi.. Kız yüksek sesle bağırdı..
Şimdilik bu kadarı yeter? Ne dersin. dedi ve arkasına dönüp yürümeye başladı.. Kız buna dayanamadı, arkasından koştu ve Hoshi'nin kafasına var gücüyle tahta kılıcıyla vurdu. Hoshi'nin kafası biraz kanadı ve Hoshi yere düştü.. Etraftaki herkes o tarafa bakıyordu..

-1054

Caine kendine yeni bir rakip ararken kalabalığın ordan bir çığlık sesi duydu ve oraya doğru gitmeye başladı oraya gittiğinde Hoshi'nin kafası kanıyordu ve Caine Hoshi ye saldıran kıza şöle dedi;

Hey sen Bunun bedeline ödeyeceksin! dedi.

Kız arkasını dönerek Sen bilirsin dedi.

Caine tahta kılıcını kavradı ve kızın üzerine doğru saldırdı kız kılıcını çıkararak Caine'nin saldırısını engelledi Caine kılıcını salladı ve kızın bacağına vurdu kız yere düştü...

Caine şöle dedi;

Bence bukadar yeter dedi.

Caine kaptanın yanına koşarak,

'' Sensei! Şurada ağır yaralı biri var! dedi...

Hey sen…

Meiki geç gelen öğrenciye bakıyordu ve gitgide sinirleniyordu. Tanrım öğretmenlik tam bir eziyetti. Ama seireiteide yapılacak daha iyi iş yoktu. Çünkü geriye kalan işler yaralıya bakmak, dosyaları düzenlemek, yemek yapmak veya etrafı silmek gibi işlerdi… Bu yüzden çoğu shinigami öğretmen olmak isterdi. Meiki bu konuda titiz biriydi. Çünkü öğrenciler demek onun için yeni shinigami adaylarıydı. Eğer her şey doğru düzgün bir şekilde öğretilmez ise buradakilerin çoğu hollowlarla kapışırken ölebilirdi. Hollowlar kazanır, plusları yiyerek güçlenir, rukongaiye gelip yerle bir edebilirlerdi. Bu hem rukongai ve seireitei gibi ruh dünyalarının hem de gerçek dünyanın sonu olurdu.

Yani bir şekilde bu öğrencileri, şu an da ne kadar az güçte olurlarsa olsunlar, önemliydi. Bu nedenler Meiki’nin eğitmenliği herkese bırakmaması için yeterliydi.

Yeni –daha doğrusu geç- gelen şu çocuk Meiki’ye bakıyordu. Meiki sesinin boğuk ya da tam tersine sert çıkmaması için –çünkü sinirlendiği zaman sesi hep iki uçtan birinde olurdu- derin derin nefes aldı. Çocuğu baştan aşağı bir süzdü. Buradaki çoğu kişiden daha iyi duruyordu.
Geleceği var… Diye düşündü. Gerçi shinigami olduktan sonra gelecek diye bir şey olmaz idi.

Sen… Niye derse başlamadın.

Neyse ki sesi düşündüğü kadar korkutucu çıkmamıştı. Karşısındakinin dikkatini çekmiş gibi duruyordu. Buna mutlu oldu. Akademi dışında hiçbir yerde saygı duyulmaz ve dinlenmezdi çünkü. Boyu kısaydı, gücünü saklardı, haori giymezdi… Kendisi kaptan olduğundan beri ful gücünü kullanarak savaştığı bir savaş hatırlamıyordu. Belki de hayatında eksik olan şey buydu. Canini dişine takarak savaşmamıştı uzun zamandır.

Eline tahta kılıç aldı. Öğrenciler zarar görmesin diye gerçek zanpaktoulari verilmezdi onlara. Kılıcı karşısındaki geç gelen öğrenciye doğrulttu.

Haydi, biraz çalışma yapalım.

Kılıcı önce geriye salladı ani bir hamleyle döndürüp ileriye doğru salladı. Bu hamleyi severdi ama zaman kaybettirdiği ve karşısındakine açık verdiği için kullanmazdı. Ancak karşısındaki bir öğrenciydi ve açığı yakalaması çok zordu. Tam kılıç karşıdakine giderken bir anda durdu. Arkadan gelen bir sesle bir anda durmak zorunda kaldı.

Sensei! Şurada ağır yaralı biri var!

Meiki’nin gözleri şaşkınlıkla açıldı. Tahta kılıcı elinden bıraktı.

Seninle daha sonra çalışırız.

Dedi. Hızlıca olayın oraya gitti. Bu nasıl oluyor. Onlar için uğraşıyorsun ve onlar birbirini yaralıyor. Diye düşündü olay yerine koşarken.

Öğrencileri aşıp kızın yanına ulaşti. Yerdeki kizi çevirerek yüzüne bakti. Kafası kanıyordu ama bilinci açıktı.

İyi misin beni duyabiliyor musun? Sen ve sen bana yardım edin. Onu tedavi merkezine götürelim.

İki erkeği işaret etti. Bu erkeklerden biri seslenen çocuktu. Kızı canını acıtmadan kaldırdıklarına emin olduktan sonra. Öğrenciler duysun diye bağırarak.

Ben birazdan döneceğim. Kılıç çalışmalarına devam edin!

Ve kızı taşıyan iki erkeğe yol göstermek için antrenman sahasından ayrıldı.

3005

out:yare uare.. olaylar çok karişti. anlamadiğiniz bir yer olursa msnden sorun -.-

Rik Meiki'nin gönderdiği cehennem kelebeğinden dolayı hızla (haorisini bile giyemeden) hızla ofisinden çıktı ve sınıf 1 e geldi.

"Merhaba. Sanırım sizinle bir süreliğine benim ilgilenmem gerekecek. Acaba biriniz şimdiye kadar neler öğrendiğiniz hakkında bana biraz bilgi verebilir mi?" Rik kaşlarını hafifçe kaldırarak öğrencilere baktı. Öğrenciler kılıçlarla eğitime o kadar dalmışlardı ki Rik'i duymadılar.

"MERHABA!" bu ses duvarlarda yankılandı. Artık herkes durmuş yeni gelene bakıyordu.

"Şimdi daha iyi. Biriniz bana şimdiye kadar gördüğünüz eğitim hakkında bilgi verebilir mi?" Rik hafifçe gülümseyerek öğrencilerle tek tek göz teması kurdu. Kimi öğrenci şaşkınlıkla, kimisi biraz korkarak, kimisi adeta eğitimlerini böldüğü için öldürmek istercesine, kimisi utanarak... Rik'e bakıyordu.

Caine ve yanındaki uzun boylu,genç Hoshi'yi tedavi merkezinde bıraktılar uzun boylu,genç bir köşede oturdu

Caine ise az ilerde yeni bir Sensei'nin geldiğini gördü ama üstünde haohirisi yoktu ve şöyle bir ses duydu


Biriniz bana şimdiye kadar gördüğünüz eğitim hakkında bilgi verebilir mi?

Caine ordaki kalabalığın içerisine girdi ve şöyle dedi;

Sensei'nin bize öğrettiği eğitim zanjutsu dedi.

OUT: caine adimi bilmiyorsun =_=

OUT: Düzelttim kusura bakma.

Rp out: Çok mu belli ediyorum kaptan olduğumu sırf siz anlamayın diye haorisiz gelmiştim halbuki

Rp in:

"O zaman bana bir kaç numara gösterirsen çok memnun olurum." Rik eline bir tahta kılıç aldı ve kendisiyle konuşan öğrencinin karşısına geçerek savaş pozisyonunu aldı.
Rik kılıcı sağ eliyle tutuyordu, sol eli ise salınık haldeydi. Yüzü gayet ciddi ve rakibe odaklıydı.

Caine'nin karşısında daha önce hiç görmediği biri vardı. Gücü hakkında bişi bilmiyordu. Temkinli davranmalıydı..."Düşün... düşün..." Nasıl saldırabilirdi. Sol kolunun açıkta olduğunu farketti. Oraya saldırabilirdi. Peki ya kurtulursa?...Diye düşündü.kılıcını ona çevirip tekrar savurabilirdi. Evet ilk saldırı beklenebilecek bir saldırıydı ve sıyrılması pek de zor değildi. Zaten sıyrılamazsa sorun olmazdı. Ama ikinci hareketi bekleyeceğini sanmıyordu. Bu şekilde ona vurabilirdi. Yine de bir hamle daha düşünmeye karar verdi. Bundan da eğilerek sıyrılırsa son bir hamle yapacaktı. Kılıcını yukarıdan aşağı doğru tüm gücüyle indirecekti yer ile kılıç arasında kaldığından kaçmasının imkanı yoktu. Peki ya kılıcıyla savunursa? o zaman da kendi etrafında dönecek ve sağ koluna saldırmalıydı. Tam savunduğu anda bacaklarının arasına tekmeyi basacktı. Bu işini bitirmek için yeterli olmalıydı. Hiçbir erkek o acıyla dövüşemezdi.

"Gelmiyor musun"

diye rakibinin sesiyle irkildi. Kafasını iki yana salladı ve saldırmak için rakibine doğru koşmaya başladı.

Hariru demiş ki:

Rp out: Çok mu belli ediyorum kaptan olduğumu sırf siz anlamayın diye haorisiz gelmiştim halbuki
.

OUT: ahahah kiskanç .. brn haorisiz geziyom ya XD

Eyvah Admin demiş ki:

Hariru demiş ki:

Rp out: Çok mu belli ediyorum kaptan olduğumu sırf siz anlamayın diye haorisiz gelmiştim halbuki
.

OUT: ahahah kiskanç .. brn haorisiz geziyom ya XD

rp out:Hadi ordan neyine özncem senin CÜCE kadar boyuna uyan haori yok diye mi kıskanayım yani

Birden etraftaki herşey yavaşlamaya başladı. Rik düşüncelere daldı. Ne zaman bir konuya yoğunlaşsa zamanın yavaşladığını hissederdi. Karşısındaki rakibi koşarak Rik'e geliyordu. Yapacağı şey sol koluna saldırmak olmalıydı. Zatn o yüzden açık vermişti.
"Sol koluma yukarıdan aşağı doğru saldırı. Yarım adım sağa çekilerek savuştur. Oluşan açıktan kılıçla sol böbreğiyle kaburgaları arasına hafifçe vur. Rakip iki adım geriler. Sol yumruğunu karnına geçir. Rakip iki adım daha geriler ve elleriyle midesine sarılarak hafifçe eğilir. Sağ ayağınla uzun bir adım at. Sol elinle kafasını aşağı doğru çek ve sol dizinle burnuna vur. Sonuç rakibin sol tarafında kaburgalarda kırıklar, burun kemiği kırık. Tahmini iyileşme süresi yatakta bir hafta toplam 3 hatfa." Rik rakibin yaklaştığını farketti. Bu düşündüklerini uygulayamazdı. Amacı zarar vermek değildi. Sadece ne kadar iyi olduğunu öğrenmek istiyordu.

Rakibi kılıcıyla Rik'in sol koluna saldırdı. Rik bir adım sağa kayarak sıyrıldı ancak rakibi kılıcını ani bir hareketle tekrar savurdu. Bu kez Rik eğilmek zorunda kalmıştı. Tahta kılıç burnunu sıyırmıştı. Tam bitti diye düşünürken kılıcın savrulma sesini duydu. Kılıç yukarıdan hızla Rik'e dğru savruluyordu. Bundan kaçamazdı. Sadece kendini sola doğru yuvarlayabildi ama yine de saldırıyı tam savuşturamadı. Kılıç sağ böbreğini sıyırmıştı ve bu da acıtmaya yetmişti. Rik yavaşça doğruldu.
"Ahh ahhh hiç fena değil. Sanırım sana rakip olarak ukalalık etmişim " Rik gözlerini kısarak ve sol eliyle saçlarını kaşıyarak gülümsedi.

"Ben dersimi aldım. Şimdilik bu kadar yeter. Sen biraz bekle ben birazdan kidou eğitimine başlayacağım." Hafifçe gülümsedi ve yeni gelen öğrenciye döndü.
"Vaizard..." Rik bu kelimeyi ilk kez duymuştu ama farklı ve ilginç bir şey olabileceğini hemen anladı. Ne de olsa bilinmeyen her şey öğrenilene kadar ilgi çekiciydi onun için.
"Tamam seni ben bizzat dinleyeceğim. Ama önce kidou eğitimine geçmemiz lazım. Meiki çok yavaş davranmış. Onun yavaşlığını telafi etmem gerekecek..." Rik ellerini çarparak dikkatleri üzerine topladı.
"Kılıç eğitiminiz bu kadardır. Bundan sonrası kendi sıkı çalışmanıza kalmış olan bir şey. Bu yüzden benim elimden pek bir şey gelmez. Ama sonra özel olarak eğitilmek isteyen bir kaç kişi olursa bir şeyler düşünebiliriz.
Shinigamiler tarafından kullanılan büyülerdir. Temel olarak saldırmak, bağlamak ve iyileştirmek için kullanılırlar.
Kidou büyülerini genel olarak ikiye ayırmak mümkündür:
Bağlayıcı büyüler (Bakudou)
Yokedici büyüler (Hadou)
Her bölüm kendi içinde 1'den 99'a kadar zorluk ve güç bakımından sıralanır. Bağlayıcı ve yokedici büyülerde önce giriş kısmı, ardından büyü numarası ve son olarak büyünün adı söylenerek büyü yapılır. Ancak eğitim ve deneyim ile giriş kısmı atlanarak da büyü yapılabilir (eishou haki), ancak bu durumda büyünün meydana getireceği yokedici veya bağlayıcı gücü belli oranlarda zayıflar. Ayrıca birden fazla kidou büyüsü birleştirilerek yapılabilmektedir.

İlk göstereceğim kidou bakudou #1 sai. Bağlama kidousudur. Gösterdiğimde daha iyi anlayacaksınızdır. Senin üzerinde göstereceğim kendini hazırla. Bu kidouya dayanabilecek kadar güçlü birisin. Hazırla kendini. Bakudou #1 sai!"
Rik biraz önce dövüştüğü kişiye yeterli süreyi tanıdıktan sonra kidouyu yaptı. Genç kolları sırtında birleşmiş şekilde yere diz çöktü. Kıpırdayamıyordu. Hitachi'nin söyleyeceklerini merak ettiğinden fazla uzatmadı ve kidouyu kırdı.


Sıradaki kidoumuz hadou #1 shou. Bunu tahta kuklalar üzerinde göstersem daha iyi olur. Herhangi birinizin sakatlanması istemem." Rik bir tane tahta kukla aldı.

"Hadou #1 shou!" Rik dikkatini kuklaya yoğunlaştırarak sözleri söyledi ve kukla 5 metre ileri fırladı.



"Bu kidouları yapabilene kadar deneyin. Öğrenmeden mezun olamazsınız. HADİ BAŞLAYIN!" Rik sınıfa girdiğinden beri ilk kez sesini yükseltmişti. Bunun nedeni de heyecanıydı. Hemen öğrenmek istiyordu ne anlatacağını. Hitachi'yi kolundan tuttu ve kimsenin onları duyamayacağı kadar uzağa götürdü.

"Hadi başla bakalım. Ama en başından detaylı bir şekilde anlatmanı istiyorum. Hiçbir şeyi kaçırmadan, atlamadan anlat ki sana yardımcı olabileyim." Rik pür dikkat Hitachi'yi dinlemeye yoğunlaştı. Tek bir kelimeyi bile kaçırıp unutmak istemiyordu. Hitachi'ye göstermemiş de olsa yanında taşıdığı ses kayıt cihazını kaydeder hale getirmişti. Bunu kidou yapmak için kuklaya odaklandığında yapmıştı.



out: Hitachi sen konunu anlat Caine sen de eğitimini hallet sonra bugün girebilirsem mezun ederim olmadı yarın sabah 8 de falan ederim

"Üzüntünü anlıyorum ama nefret sadece daha fazla nefret doğurur. İntikam almak için güçlenmemelisin. Hayatını bir getirisi, sonu olmayan boş, kuru bir intikama adamamalısın. Eğer o güce ulaşmak istiyorsan çok şey feda etmen gerekecek ve o espadayı öldürdüğünde boşlukta kalacaksın. O espadayı öldürmek yetmeyecek. Daha fazlasını, daha fazlasını öldürmek isteyeceksin. O öldürdüklerinin yakınları da seni öldürmek isteyecek ve bu böyle sürüp gidecek. Bu yüzden benim intikamın için yapabileceğim en iyi şey vazgeçmeni söylemek olacaktır. Ama eğer başkalarının da üzülmesini istemediğinden, koruma amaçlı güç istiyorsan sana yardımcı olurum. Şimdilik biraz önce öğrettiğim kidoulara odaklan. Onları iyice öğren. Temel olmadan bina inşa edilemez."
Rik o yıldız şeklinin ne anlama geldiğini içten içe merak etmeye başlamıştı. Karşısındaki çok farklı birisiydi ve o gözlerinde birşey sakladığına yemin edebilirdi. Ama şimdilik bunu öğrenmeyi pek düşünmüyordu. İleride elbet bir şekilde öğrenebilirdi.
"Hala eğitimine başlamayacak mısın? Eğer o seviyeye ulaşmak istiyorsan hiç ara vermemen lazım..." Rik uzaklaşırken sesini yavaşça yükselterek konuştu ve eğitimlerine devam edenleri izlemeye koyuldu.

OUT!!;

Hitachi Uchiha demiş ki:

Bakalim siyah sacli espanin kim oldugunu biliyormusunuz.

Stark sanırım ? 1 numero? Artık babanla ne işi varsa

OUT

Spoiler: