Savaş (2) ..

out:Merhaba bleacherler. İşte in aktif olan savain ikinci başliği. Bu umarim sonuna kadar gider. Şimdilik zaten az kii olduğunuz için açik birakiyorum. İsteyen rakip olarak istediğini alsin. Eş bulamayana Gm npc hollow alacağim D: Kolay gele.

NOT: BİRİNCİ VEYA İKİNCİ TURDA KATİLMAYANLAR ALİNMAYACAK.

İN:Çoğu kişinin yüzünü bile görmediği Gotei ichi ban tai taichou'nun yaralanmasi üzerine Hollowlar ilk savai kazandi. Belirli bir taktiği olmayip geri çekilmek isteyen shinigamiler, aslinda bunun büyük bir hata olduğunu hollowlar Rukongaiye, ardindan seireitei'nin duvarlarinin dibine kadar geldiğini görünce anladilar. Baş taichou yarali olduğu için kurul karari merkez 46'dan çikiyor. Karar durumu stabil korumak. Hollowlarin Seireiteinin içine girmesine izin vermeyecek. Hepsi bu. Görev hollowlari geri püskürtme. Belirli bir grup ise rukongaide pluslari kurtaracak -ya da elinden geldikleri kadarini-.

İlk turda hemen savaşmayin. Belimleme yaparak kimi rakip olarak seçtiğinizi belirli edin. İkinci turda da alim olacaktir.

Bu seste ne böyle, sabahın köründe de böyle bir ses mi olurmuş. Gerçi öğlene gelmişiz ama benim için hala sabah o yüzden şu lanet sesi kesseler iyi olur. “Hemen kesin şu lanet sesi yok sesi çıkaranın canı fena yanacak!” diye bağırdım yatağımdan kalkmadan. Yok, artık insan kapıyı biraz daha yavaş açar dimi? Hem bu da kim böyle, tabi ya bu bizim takımın asistanı, takımımla daha çok zaman geçirmeliyim artık kim olduklarını bile unutmaya başladım. “Hitsuomi FukuTaicho acil gelmeniz lazım!” dedi gözlerimin içine bakarak endişeli bir sesle. Maalesef yatağımdan kalmak zorunda kalacağım, nefret ediyorum işte bundan “Noldu yine ne yaptınız?” dedim alaycı ama biraz da sinirli bir tonda. Asistan başını öne eğerek “Bu sefer biz bir şey yapmadık, Hitsuomi FukuTaicho duymuyor musunuz alarm çalıyor!” dedi, aman Allah’ım bunu nasıl fark etmedim beni gümbür gümbür alarm çalıyor ve ben hala yatıyorum! “Bilgilendirme için teşekkürler, şimdi gidebilirsin.” dedim ve hemen zanpaktoumu alıp dışarıya doğru koşmaya başladım. Uzun zamandan beri bu kadar karışıklık görmemiştim Siereitei’de acaba ne oluyor? Hemen takımımın sorumlu olduğu yere gitmeliyim…


Çok az kaldı nerdeyse vardım. Lanet olsun, nasıl bir FukuTaicho’yum ben takımıma gelmesini haber vermeden tek başıma gidiyorum, Lanet olsun! Bizim takımın yerinde duran tiplerde kim öyle? Şans diye buna derim işte, takımımı gerçekten seviyorum. Ben haber vermesem bile hepsi gelmiş, yerlerini almış beni bekliyorlar. Beni de şimdi fark ettiler, şimdi sıra olaydan bilgi alma ve cesaret verme konuşmasında. Keşke bu konuşmayı başka biri yapsa konuşma yapmaktan gerçekten nefret ediyorum. “Hey, sen kıvırcık saçlı olan konu ne biliyorsun?” dedim aralarında en bilgili gözüken tipe, ismini hatırlayamam sinirimi bozuyor, bu savaş bitsin söz hepsinin isimlerini ezberleyeceğim. “Hitsuomi FukuTaicho, Hollow’lar! Seireitei’ye saldırı düzenlemişler, her yerdeler!” diye bağırmaya başladı. Anlaşılan en aptallarını seçmişim konuşmak için, adam her yerde Hollow’lar diyordu ama reiatsularından anladığım kadarıyla hepsi duvarın dışında, ama içeriyi girmeyi zorluyorlar galiba. 1. takımın kaptanının yaralı olması çok kötü, umarım bu savaştan da hayırlısıyla kurtuluruz. “Arkadaşlar! Lütfen sakin olun, biz nice savaşlar gördük ve hepsinden de alnımızın akıyla çıktık. Bunda da aynısı yapıcağız! Şimdi, herkes ne yapması ve nerde durması gerektiğini biliyor! Hadi herkes işinin başına!”. Tamam bu konuşma işini de aradan çıkardığımıza göre eğlence başlıyor, şu duvara gidiyim de kendime kesecek güzel bir Hollow bulayım.


Bu da ne! Sanki ipini koparan bütün Hollow’lar buraya gelmiş, anlaşılan işimiz bu sefer eskisi kadar kolay olmayacak. Hayatımda bu kadar Hollow’u hiçbir arada görmemiştim. Bu reiatsu da kimin böyle. Normal bir Hollow olmak için fazla reiatsusu var, bu diğerlerinden farklı. Bu güçlü! Büyük olasılıkla Adjuchas olmalı, yoksa böyle bir reiatsuya sahip olmasının imkanı yok. Anlaşılan bu sefer Hollow’lar işi ciddiye almış. Güzel bir lokmaya benziyor, hemen onla tanışmam lazım. Şansıma benden o kadar da uzakta değil, yoksa bir de o canavarın ayağına gitmem gerekecekti. Neyse umarım beni eğlendirecek kadar güçlüdür, yoksa gerçekten üzülürüm. Umarım rütbesine yakışır bir savaş yapar, “Bekle beni Adjuchas, ben geliyorum!” dedim sevinçten haykırarak ve reiatsunun bulunduğu yere doğru koşmaya başladım…

Garganta Seireitei civarlarında bir yerde açılmıştı. İçinden yaklaşık 1.90 boyunda bir hollow çıkmıştı. Bu hollowun vücudu insan vücuduna benziyordu. Ancak kafasındaki kuru kafaya benzer maskesi onu hollow yapan en büyük özelliğiydi. Sırtında uzun, mavi bir zanpaktousu vardı. Bu bir Adjuchas'tı. Elini zanpaktosunun kınına götürdü ve ''Bana yardımcı olmak istermisin?'' dedi. Birden reiatsusunu salmıştı. Civardaki shinigamileri üzerine çekmek istiyordu.

''Kardeşimle savaştığımdan beri ilk kez bu kadar heyecanlıyım. İçimdeki güç arzusu hala artış gösteriyor. Artık bu savaşı bitirmenin zamanı geldi sanırım. Seireitei'yi tek başıma ele geçirebilirsem Espadalar beni aralarına alabilirler ve bu sayede bende darbe planımı ortaya koyabilirim. Yakınlarda bir yerde bir shinigami reiatsusu seziyorum. Haydi gel bana küçük shinigami.'' Shinigami ona yaklaştıkça reiatsusu artıyordu bu da Adjuchas'ı sevinçten çılgına çeviriyordu. Artık ona varmasına çok az kalmıştı. Heyecandan bekleyemeyecek duruma gelmişti. ''Haydi beni daha fazla bekletme shinigami...''

''Evet! Sonunda onu buldum. İşte o reiatsunun sahibi. Birde karşıma geçmiş beni taklit ediyor. Şu serseme bak.''

“Hey sen, artist çocuk, burayı babanın mekânı sandın galiba ne o eller cepte etrafı izliyorsun. Hiç görgü kurallarını öğrenmedin senden büyüğünün yanında eller cepte durulmaz diye. Çok merak ettiysen söyleyeyim senden yaşça büyük olduğumu sanmıyorum ama seni yok edebilecek kadar güçlü olduğumu biliyorum, sayın adjuchas!” shinigami böbürlene böbürlene Shinsei'nin karşısında konuşuyordu.

''Hey! Çok konuşuyorsun. Muhabbet etmek için birini bekliyordum ancak karşıma boş konuşan sersem bir shinigami geldi. Sana bişey söyemeliyim sanırım. Güç kaslarda ve beceride değildir. Güç akıldadır sersem! Artık küçük bir çocuk değilsin bunu kafana sok istersen.''

“ Bu arada belki seni yok edecek kişinin ismini öğrenmek isteye bilirsin, ben 10. takım FukuTaichou’su Hitsuomi Toumaki, tanıştığımıza memnun oldum adjuchas”

''Savaş daha başlamadan kendinden çok emin konuşuyorsun istersen bu kadar emin olma her şey bir anda ters dönebilir. Ayrıca konuşmandan bakılırsa görgü kurallarını görmeyen sensin.''

Shinsei istifini bozmadan hala aynı şekilde orada elleri cebinde bir şekilde duruyordu. Rakibine sadece gülümsedi...

''İşte şimdi oldu shinigami. Ben Hueco Mundo'nun bir numaralı Adjuchas'ı Shinsei J.Jack. Bana Shinsei JaguarJack'te diyebilirsin. Sanırım haklısın konuşacak pek bir konumuz yok ancak bana neden shinigami olduğunu anlatabilirsin. Ayrıca öğrenmek istediğin bir şey varsa çekinmeden sorabilirsin.'' dedi ve istifini bozmadan aynı şekilde durmaya devam etti...

"İlk olarak şunu söylemem lazım senin ahmak dediğim Hollow şu ana kadar gördüğüm en düzgün ve en akıllı Hollowlardan biriydi. Senin abin zavallı değildi, tamam belki güçsüzdü, ama ne zaman duracağını bilen biriydi. Eğer ona bir şey yaptıysan ve artık onla savaşamayacaksan onun bana verdiği sözü yerine getirmen lazım, yani bana iyi bir savaş borçlusun adjuchas. Ve ne demek istiyorsun sen onu ömrümün sonuna kadar göremeyeceğim derken ona ne oldu?” Sert konuşmasından ve bana bakışlarından onun için endişelendiği belliydi.

''Hey Shinigami! Onun hakkında hiç bir şey bilmiyorsun. En az 170 senedir onunla beraber yaşıyorum. Ayrıca zavallı desemde gerçekten güçlüydü ve içindeki güç arzusu yüzünden öldü. Onunla bir yolculuğa çıkmıştık ama sanırım o Hueco Mundo'nun dışına çıkmış. Geri döndüğünde çok değişmişti. Bana savaş teklif etti. Ben kabul etmedim ancak beni savaşa zorladı. Bende onun reiatsusunu yiyerek kendimi Adjuchas yaptım. Yani onu ben öldürdüm.'' demişti ve bunu söylerken yüzünde güç isteyen aç gözlü bir ifade vardı.

''Hey Shinigami! Adamlarım senin takımının işini şimdiye kadar bitirmiştir. İşte şimdi savaşa başlayabiliriz. Abim sana bir söz verdiyse aynısı benim içinde geçerlidir. Haa bu arada abim Hueco Mundo'ya pek bağlı biri değildi. Bende öyleyim bunu unutma. Burası benim umrumda değil. Umrumda olan tek şey en güçlü Espada olmak ve tüm Hueco Mundo'nu yönetimini kazanmak. Aç gözlüyümdür o yüzden bana dikkat etsen iyi edersin...''

Yüzündeki aç gözlü sırıtkan ifade hala devam ediyordu. Bir elini cebinden çıkardı ve elini zanpaktou'sunun kabzasına götürdü. ''Hey shinigami! Sence zanpaktoun benim salınımımı geçebilir mi? Ben hiç sanmıyorum ama bir test edelim.'' dedi. Zanpaktou'sunu kınından çıkardı. Zanpaktou'sunu rakibe doğru tuttu ve ''Hadi tüm gücünle saldır bana!'' dedi.

Aaaah! Ne zahmetli bir iş. ''Hey Shinigami! Ben buraya gerçekten eğlendirici bir savaş yapmaya geldim. Ancak sen kalkmış bana kadın muhabbeti yapıyorsun. ''Önden Bayanlar'' haa? Umarım ağzından kaçmıştır. Boşa çene çalacağına savaşına konsantre ol. Burada sabaha kadar bekleyemem.'' Shinsei zanpaktousunu tekrar kının soktu. Hala tek eli cebindeydi ve ''Hey! Saatlerdir gözlerinle beni süzüyorsun. Açık verebileceğim noktaları mı merak ediyorsun. İstersen sana söyleyebilirim.'' Shinsei üzerindeki ceketin düğmelerini açtı ve tişörtünü yukarı sıyırdı. ''Hey Shinigami! Göğsümdeki deliği görebiliyor musun? Eğer beni ortadan ikiye ayırıp bu deliği iki parça haline getirirsen beni tamamen yok edersin. Sen başlamıyorsan ben başlarım o zaman.'' Shinsei elini rakibine doğru kaldırdı ve basit bir cero salladı. Ardından bir sonido ile arkasına geçti ve oradanda bir cero salladı. Cerolar rakibe doğru gidiyordu. Shinsei hala sırıtıyordu ve bir eli cebindeydi...

Aaah! Lanet olsun cerolarımla onun kidouları çarpıştı. Hey! O da ne?
“Bakudō No.62 Hyapporankan!”
''Lanet olsun duvarda asılı kaldım. Tanrıya şükür ki o kidousunu yapmadan önce bir elimi cebimden çıkarmıştım. Hızlı düşün hızlı düşün! Tamam buldum işte.''
Hitsuomi bana karşı kidousunu yapmıştı ancak duvara çakılı kalsamda hala cero kullanabilirdim. Onun kidou'su bana ulaşmadan önce Seireitei'nin duvarını cerom ile patlattım ve bu saldırıdan kurtuldum. ''Hey Shinigami! Bütün gücün bu kadar mı? hatırlıyorsam sana tüm gücünle saldır demiştim.'' dedi ve ardından zanpaktousunu kınından çıkardı. ''Hey! Şimdide biraz kılıç dövüşü görelim.''

“Seni daha demin neredeyse öldürüyordum adjushas, bir de ayağına gelmemi beklemiyorsun herhalde! Saldır bana adjuchas, bana bütün gücünü göster, çünkü artık sıkılmaya başladım!” diyordu.

''Hey Shinigami! Bende senin zırvalıklarını dinlemeye niyetli değilim. Madem saldırmamı istiyorsun o zaman istediğini alıcaksın.'' Shinsei hiç durmadan rakibinin üzerine gitmişti. Kılıcnı onun kafasına doğrultmuş doğruca üzerine koşuyordu ancak aralarında 2 metre mesafe varken durdu. Kılıcı tek eliyle tutuyordu ve hala rakibinin kafasına doğrultuyordu. Kılıcın ucunda toplanan kırmızı şey cerodan başka bir şey değildi. ''Hey shinigami! Dua etmeye başlasan iyi olur.'' Ceroyu kılıcının ucundan bırakmıştı. Cero doğruca rakibe gidiyordu...

''Laaanet olsun! Arkamda.'' Rakibi kılıcını havaya kaldırmıştı. Kılıcın onu kesmesi an meselesiydi artık. Rakibinin zanpaktousuyla ilk defa bu kadar yakından karşılaşmıştı ve kılıcın keskin olduğunu saldığı reiatsudan bile hissedebiliyordu. Ani bir sonido ile oran uzaklaşmaya çalışmıştı ancak rakibinin hızı onunkinden daha fazlaydı. Shinsei o saldırıdan yara alacağını rakibi kadar iyi biliyordu ancak Hierro'su onun hasarını en aza indirebilirdi. Sonidosunu yaptı ve kılıç beynine inene kadar sadece 2-3 milimetre ilerleyebildi. Sol koluna ağır bir darbe almıştı. Ne kadar hierrosu olsada bu ölümcül saldırıdan yara almıştı. Belki hierrosu bunu en aza indirmişti ama yinede yara almıştı...

''Wuuhuuu! Son anda kurtuldum. Bunun beni öldürmesi an meselediydi. Hey Shinigami beni öldürmeye mi çalışıyosun?'' dedi komik bir ifade ile ve ''Hey Artık ciddileşelim. Salınımımı görmeye can atıyorsundur umarım çünkü bu senin için geliyor.''

''Simbolizando la muerte de las flores de cinco hojas... Cuerpo İnmortal'' Salınımını gerçekleştirmişti ve sırtındaki kanatları sayesinde uçabiliyordu...

''Ahahahahahahahahaahahahah! Uzun zamandır beni bu kadar güldüren olmamıştı shinigami. Ne yani bu salınımla beni yenmeyi mi planlıyorsun gerçekten hiç güleceğim yoktu. Ateşin beni ısıtmaya bile yetmedi sersem.'' dedi. ''Saldırılarım seviye seviyedir. İlk seviyeden başlıyorum shinigami.'' Shinsei zanpaktousunu havaya kaldırdı ancak saldırısını yapmadı. Sonidosunu kullanarak rakibinin önüne geldi aralarında 1 metre kadar mesafe vardı. ''La Espada De La Muerte'' Kılcını indirdi ve bir reiatsu topu rakibine doğru gidiyordu. Ardından sonidosunu kullanarak rakibinin arkasında belirdi ve ordanda bir cero salladı. Basit saldırlar olsada gerçekten güçlüydü. Tekrar sonidosunu kullandı ve rakibinin ani saldırılarına önlem almak için rakibinden 3 metre uzaklaştı...

“Kasai shīrudo” ''Demek kalkanın var haa. Hiç güleceğim yoktu.'' “ Kaçmak seni benden kurtaramayacak adjuchas!” ''Ondan kaçmak için 2-3 metre uzaklaştım ancak takip etmeye devam ediyor. Aaaah! Lanet olsun! Arkamda. Vay uyanık vaaay! Demek sağdan saldırı. Kılıcımı sağ elimden, sol elime attım ve Kılıcının geldiği yöne doğru savurup rakibimin kılıcını durdurdum.'' ''Wuhuu gerçekten güçlüsün shinigami! Ancak yakaladım seni.'' Shinsei kılıcı sol eliyle tutuyordu ve sağ eli boştaydı. Sağ elinde cerosunu topladı ve zanpaktousu ilede saldırısını yaptı. ''La Espada De La Muerte!'' Cerosu ve saldırısı o kadar hızlıydı ki rakibinin bu saldırıdan kaçması imkansızdı. ''Güle güle Shinigami!''

“Güle, güle senle tanışmak güzeldi, kardeşine benden selam söyle!” Bunu söylerken alaycı bir ifade kullanıyordu. ''Ne yaptı bu sersem şimdi? Saldırısı için ağzından tek kelime çıktığını duymadım. Ancak ateşli okları bana doğru geliyor.''

''Heey Shinigami! Sersem saldırın bana dokunabilir mi zannediyorsun. Bunu kafana sok ben senden daha güçlüyüm. Saldırıların bana sökmez.'' ''Cero Shield!'' Shinsei'nin etrafını tamamen saracak bir kalkan oluştu ve rakibin tüm saldırılarını rakibe yansıttı. Shinsei sonidosunu kullandı ve rakibine farkettirmeden ona doğru yöneldi. Ancak bu sefer sağında yada solunda değildi. Shinsei rakibinin bir metre kadar üzerindeydi ve elini onun kafasına doğru tuttu. içinden ''İşte bu saldırı gerçekten işini bitiricek.'' dedi. Rakibinin duyamayacağı bir ses tonuyla ''La Espada De La Muerte!'' dedi. Bu savaşı bitiren vuruş olabilirdi...