İçelim Güzelleşelim

Out:ii ii bişey demedim xD bu arada biraz rp kas bakarsın yakında teğmen olmuşsun

out:şu anda daikichi taichou nun evindeyim kurai bayıldı felan orda biraz kascam

out:reklam yapma herşeyi yaf insanlık hali olur böyle şeyler

Out:korkunç bir bayılma xD

out:zaten şu anda tedavi merkezindeyiz

kurai hollowlarla verdigi savaştan büyük zaiyatlada olsa galip cıkmayı başarmıştı tedavi merkezinde biraz misafir olduktan sonra kafasını boşaltmak için sake cennetine gelmişti...
kurai bardaki en loş ve kuytu yer masasına oturdu ve oturur oturmaz yanına siyah saçlı güler yüzlü bir kadın dikildi "ne alırdınız acaba?" kurai durdu "sake dışında başka içkiler mevcutmu acaba?" kadın biraz şaşırmıştı ama bozuntuya vermeden "evet tabiki istediginiz bütün üçkü türleri barımızda mevcuttur"dedi ve içten bir şekilde güldü kurai bunu duyduguna sevinmişti cünkü sakeden nefret ediyordu insanların bunu nasıl içtigine akıl sır ermiyor diye iç geçirdi ve gülümseyerek "absinth alabilirmiyim acaba şişe olarak getirin lütfen" kadın" hay hay" deyip hızlı adımlarla barın arkasına gitti ve 2dk sonra elinde bir şişeyle döndü içinde yeşil bir sıvı vardı "buyrun efendim başka bir isteginiz?" kurai baktı gülümsedi ve "hayır teşekkürler"diyerek şişeyi açtı kadın yanından uzaklaşıp diğer masadaki müşterilerin yanına gitti kurai şişeye baktı ve "bu gece cok uzun olmayacak"diyip şişeyi kafaya dikti...1 saat sonra...kurai şişenin dibini bulmuştu ama absinthin etkisiyle halüsilasyonlar görmeye başlamıştı parayı bar sahibi hanıma verip bir an önce bardan cıkış kapısına yöneldi ama alkolünde etkisiyle inanılmaz derecede berbattı birde ağrıları yürümek işkence olmuştu sol sağ sol sağ ve arkasından yine sol derken birden gözleri döndü görüntü bulanıklaşıp karardı...
1454

Hak-kan yorucu bir görev bitirmişti.. Üstüne 12.Takım ofisini temizlemişti. Ama Kaptanla çay içiişi, muhabbetleri onu çok mutlu etmişti..Yinede çok yorgun olduğu için morali çok bozuktu.Moralini neyin düzelteceğini biliyordu.. SAKE! Sake salonundan içeriye girdi.. İçerisi pek kalabalık değildi.. Arkada Ferhat Göçer'den kızım çalıyordu. Hak-kan bir anda efkârlandı.. Bir şişe sake aldı.. Gelen garsona, bardağa gerek yok dedi..Şişe kâfi...Hak-kan şişeden bir yudum aldı, sanki o anda sake bütün vücudunu dolaştı, çok iyi gelmişti.. İçki içince her zaman yanakları kızarırdı, yine öyle oldu. Kısık gözleri, pembe yanaklarıyla çok komik gözüküyordu.. Yorgunluğunu unutmuştu.. Tek başına bir köşede oturmuş sake'sini yudumluyordu. . Daha iyi ne olabilirdi ki.. Bir kişi daha olsa muhabbet edecek daha güzel olurdu, ama.. Pek fazla arkadaşı yoktu zaten.. Bi İtachi vardı.. Akademide tanışmışlardı, ama o henüz mezun olamamıştı. Mezun olsa da birlikte görev yapsak diye düşünüyordu. Tabi Birinci Takıma girerse... Başka taıdığı 12. Takım kaptanı vardı, Rikata Kita.. Ama oda kaptandı, arkadaşı asla olamazdı.. Zaten kendi kaptanının daha yüzünü bile görmemişti .. Birde kaptan olacak.. Gerçi kaptan beni ne yapsın, ben rütbesiz bir Shinigami'den başka birşey değilim ki, diye düşündü.. Bu düşünceler arasında uykuya daldı..



Hak-kan gözlerini araladı.. Kendini çocukluğunun geçtiği sokakta buldu.. Üzerine baktı, yırtık pırtık elbisesi vardı, ne zanpaktou ne de sake şişesi.. Çok şaşışrmıştı birden ayağa fırladı, sağına soluna baktı.. Gerçekten de eski evindeydi.. Mutfaktan sesler geldi, Hak-kan mutfağa girdi.. Karşısında büyükbabası vardı.. Hak-kan'ın gözleri yaşardı, büyükbaba! diye bağırarak yanına gitti ve ona sarıldı..

Ne oldu Hak-kan.. Birşey mi oldu?
Bü-büyük baba! Gerçekten sen misin?
Elbette benim..
A-ama bu olamaz! Sen öldün.. Ayrıca ben artık bir Shinigami'yim burada neişim var.. Burası hayatıma başladığım yer..
Hayatın kuralı bu yeğen. Ne kadar uzağa gidersen git başladığın yere dönersin sonunda.
A-artık sana birşey olmasına izin vermeyeceğim! Seni hep koruyacağım .Eski Hak-kan yok değiştim, artık daha güçlüyüm, herşeyi yapabilirim.
Değişmek zordur yeğenim ama bazen. Aynı adam olmak daha zordur. Hayat öyle yüklenir ki üstüne durduğun yerde çatır çatır çatırdarsın.Bazen öyle acır ki için değiştin sanırsın şimdi dersin. Şimdi her şeyi yapabilirim.
Sonra bir anda heryer karardı.. Bu sefer Hak-kan gölün kenarındaydı.. Bu gölü hatırladım.. Çocukluğumda Hoshi ile her gün burada buluşur, konuşurduk. Ama bir gün o gelmeedi.. Ertessi gün de gelmedi.. Bir daha hiç gelmedi.. Hak-kan'ın gözünden bir kaç damla yaş aktı sonra arkadan bir ses, duydu.. Bu sesi, bu sesi tanıyordu.. Hoshi'nin sesiydi.. Arkasını döndü evet gerçekten oradayı. Ayağa kalktı ve ona sımsıkı sarılacakken gölün içinden birden birşey çıktı.. Enshoku'ydu bu.. Tüm asilli ile gökteydi..

Uyan Hak-Kan! Kendine gel! Geri gel!

Hak-kan uyanacaktı ama, o kadar içmişti ki uyumaya devam etti. Rüyasız, temiz bir uyku..


-3078

Meiki bir anda sake salonunun kapısının önünde belirdi. Yorulmuştu… Tam anlamıyla bitmişti. Yeniden öğrencilerle uğraşmak gerçekten çok zordu. Yavaşça içeri girdi. Bugün sake salonu tenha sayılırdı. En azından Büyük mezuniyete kadar boş olurdu. Sonra yeni shinigami gençler Shinigamiliklerini kutlamak için sake salonuna doluşurdu. Bazıları sızardı. Bazıları sarhoş bir şekilde zor ayrıldı. Ama içmeden ayrılan olmazdı.

Meiki sırf içmek için değildi buraya gelişi. Gerçekten burayı çok severdi. Kendi evinden bile sık geliyordu buraya. Yavaş yavaş tezgâha ilerledi. Yanından iki kişi geçti ve salondan ayrıldılar. Şimdi salonda sadece sızan 3-5 kişi kalmıştı. Tezgâh önünden bir tabure çekerek oturdu. Zaten hiç arkadaki masalara oturduğu görülmezdi. Tezgahı severdi. Genelde Ayame ile sohbet ederdi.

Merhabalar efendim.

Hiyori?

Hiyori’nin yüzü kızardı. Bu ayame’nin en küçük kardeşi Hiyori idi. Pek buralarda durmaz genelde girdi çıktı ya bakardı.

Sizi tanıyor muyum efendim?

Meiki’nin yüzünü sinirli bir sırıtma kapladı.

Ah… hadi ama. Ben buraya devamlı gelirim. Ayame nerde. Bugün yok sanırsam.

Evet, aslında bir süreliğine izin aldı. Ruhsal bir çöküş içinde bu aralar çok mutsuz. Sürekli ağlıyor.

Dedi küçük kız. Sarı iki yandan toplanmış saçları, kafasını konuşurken durmadan salladığı için bir geriye bir ileriye gidiyordu. Ah… kesin bunun nedeni Hitachi olmalı. Sahi onu uzun süredir görmüyordu. Görse Ayame’yi böylesine üzdüğü için çok kizardi. Kız kim bilir ağlamaktan ne hale gelmişti bara bakamıyordu.

O sırada yüzünden gülücükler saçarak Hiyori belirdi.

Buyurun sake’iniz.

Meiki sake’ini yavaşça yudumladı ve… İlk yudumu olduğu gibi geri püskürttü. Hiyori şaşkın bakışlarla Meiki’ye baktı.

Bu niye bu kadar hafif. Ben sert seviyorum.

Üzgünüm efendim. Ben sizin tam hoşlandığınız şekli bilmiyorum.

Ah doğru Ayame olsaydı o tam sevdiğim gibi yapardı diye iç geçirdi Meiki.

Peki, sen sert yap ne kadar sert olursa olsun içeceğim.

Meiki yeni kadehi beklerken tam yanındaki sizmiş adamı fark etti. Yüzüne biraz daha yaklaştı. Onu tanıyor muydu? Sanırım kendi goteisinde olmalıydı bu adam. Sızmış surat çok komikti. Acaba rüyasında neler görüyordu şimdi? Kim bilir diye düşündü Meiki ve yeni gelen eskisinden daha sert olan sake’yi fondip yaparak içti. Hiyori ona hayranlıkla bakarken yeni bir sake istedi.

Hey, burası tam benlik bir yermiş öyle değil mi lan?

Meiki kafasını hafifçe çevirerek içeri kaba bir şekilde dalan 3 yeni tipe baktı. Bu lafı söyleyen ortadakiydi ve arkadaşlarına zorla evet dedirtmek için kolunu boynuna doluyor ve arada bir sırtlarına vuruyordu.

Haydi, bugün kafayı bulana kadar içelim lan…

Meiki önüne döndü ve küçük kızın getirdiği sakeyi yudumlamaya koyuldu.

Pişşşşt. Fıstık.

Meiki bu sözün kendine yöneltildiğini anlayınca içi iğrentili doldu ve ürperdi. Adam başına gelmiş ve eğilip Meiki’ye baktı. Yüzü çirkindi. Kahverengi saçları karma karışıktı. Ruh gücü fazla sayılmazdı. Anlaşılan son mezunlarla mezun olmuş biriydi. Onun fotoğrafını belgelerde görmemişti. Demek ki kendi goteisinden değildi. Meiki’nin yüzünü görünce yüzü bozuldu. Beklediğini bulamamış bir ifade takıldı ve:

Ha. Bu sadece bir bücürmüş. Diye mırıldandı.
Hey bücür bu saatte buralarda ne işin var senin?

Dedi ve Meiki’yi dürtüklemeye başladı. Meiki’nin sinirleri iyice bozulmuştu. Bu bardağı taşıran son hamle gibiydi ve çok sevdiği bu mekanı bir sürü angutla dolmasını hiç istemiyordu.

Burası hiçte sandığın gibi bir yer değil ya tavırlarını düzgün takıl ya da defol burada.

Ooo… Küçük hanim büyük rolü de yaparmış.

Adam pis pis sırıtmaya başladı. Meiki elinin tersiyle adamı itti ve sertçi bir ses tonu ile:

Kes artk bu son uyarım.

Adam şaşırmış bir ifadeyle baktı. Sonra arkadaşlarına tek tek dönerek alaycı bir ses tonu ile:

Gördünüz mü benimle dalga geçiyor değil mi?

Ve sonra Meiki’ye yavaşça döndü ve elini bu seferde kafasının üstüne koydu.

Bak küçük kız… Benim asabimi bozmanı hiç önermem anlıyor musun?

Meiki bu kadar yakından adamın buraya gelmeden öncede içtiğini söyleyebilirdi. Ve artik bu kadar aşağılanmaya da dayanamazdı. Adamı itti aniden. Adam ne olduğunu anlamamıştı ve arkadaşlarının arasına düştü. Çiğlik atarak kalktı ve kızgın bir şekilde Meiki’ye doğru bir adim attı. Meiki adam’ın hareketlerinin yavaşlığını görebiliyordu. Ne kadar da acemi diye düşündü içinden.

Ya bozarsam ne olur?

Adam Meiki’ye doğru bir adim daha attı –ve zaten çok uzakta olmadığı için yanına varmıştı- Yumruğunu havaya kaldırdı. Hızla Meiki’ye doğru sallarken bağırdı:

Sen bilirsin ufaklık!

Meiki zanpaktousuna doğru elini attı. Tam ani bir şekilde çekip adamın hamlesini engelleyecekken yandan bir karartının hareket ettiğini gördü…

4786
out: out filan yok size yoruldum ben...

Hak-kan uyanmıştı.. Böyle bir gürültülü ortamda uyumaya devam etmesi mümkün de değildi zaten.. Kafasını biraz kaldırdı ve neler olup bittiğine baktı.. Serserinin teki, bir kıza laf atıyordu..Hak-kan bunu görünce öfkeden deliye dönmüş gibiydi, yavaş yavaş ayılmaya çalışıyordu.Sonra ummadığı şekilde kızın adamı iktirdiğini gördü. Adam arkadaşlarının arasına düştü.. Bu küçük kız bu cesareti nereden buluyordu..Adam çığlık atarak ayağa kalktı, kıza doğru bir adım attı, kızkendinden emin bi' tavırla;
-' Ya bozarsam ne olur!' dedi..
Bu işin sonu fenaydı.. Bu kızın o serseriler karşısında hiç bi' şansı yoktu. Gerçi onun gibilerin bu saatte, saat önemsiz, böyle bi' yerde olmamaları gerekirdi.. Hak-kan ayağa kalktı, bu esnada adam kıza bir adım daha attı..
-'Sen bilirsin ufaklık' tam bu esnada Hak-kan oraya geldi, adamın havadaki yumruğunu bileğinden tuttu. Karnına bir yumruk attı. epey sert bir yumruktu.. Adam geriye doğru uçtu, bir masanın üstüne düştü. masa kırıldı. Adamın arkadaşları bunu gördü ve öfkeden deliye döndüler.. Hak-kan'a doğru sinirli bir şekilde yürüdüler.. Hak-kan;
Bakadou No.1 Sai!

Adamların hepsi kolları arkasında bağlı diz çöktüler.. Hak-kan adamları korkutmak amacıyla Zanpaktou'sunu çekti. . Birinin başını kesecek gibi hamle yaptı.. Adam korkudan tir tir titriyordu.. Diğer arkadaşlarının da havası sönmüştü zaten.. Hepsi milyonlarca kez özür diledi.. Hak-kan birinin suratına tekmeyi bastı, kapıdan dışarıya uçtu. Diğerlerine de sıorayla tekme atarak hepsini dışarı attı. En son masanın üstünde yatan adamın yanına gitti. uzun saçını tuttu, yerde sürüyerek kapının önüne götürdü. Çö tenekesinin içine bıraktı. Sonra kızın yanına giderek;

İyi misin? Umarım o serseriler canınızı fazla sıkmamıştır. Ben 1.Takım'dan Hak-kan Yomamura.. Evinin nerede olduğunu söyle, senin anne ve babanın yanına götüreyim. dedi. Gülümseyerek küçük kızın başını okşadı..

-1910

Yandaki karaltı aslında yanda sızmış adamdan başkası değildi. Meiki’ye saldırmak üzere olan adamı durdurdu ve sert bir yumruk geçirdi. Sonra diğerlerini Kidou’nun en güçsüzüyle bağlayarak Savunmasız bıraktı. Adamlar birde özür dilemek zorunda kalmıştı. Daha sonra hepsini tek tek ama farklı bir şekilde dışarı attı. Hatta birinin suratına tekme bile atmıştı. O sırada Meiki ‘Bunu ben yapmalıydım.’ Diye düşündü. Sonra Meiki’nin yanına geri döndü ve:

İyi misin?

Eehh... Nasıl olmamı bekliyor ki. Tüm içki zevkim kaçtı. Diye düşünürken suratını buruşturdu.

Umarım o serseriler canınızı fazla sıkmamıştır. Ben 1.Takım'dan Hak-kan Yomamura…

Birde benim kendi takımımdanmış. Ne kadar güzel(!) …

Evinin nerede olduğunu söyle, senin anne ve babanın yanına götüreyim.

Anne ve baba mı? Öyle bir kavramım hiç olmadı ki… Diye düşündü tabi bunu ilk gördüğü bir kişiye pat diye söyleyemezdi… Evimin yeri mi? O buz gibi soğuk yere de hiç gitmiyordu ki Meiki. Şu an zaten evimdeyim diye düşündü. Ama bunu nasıl dile getireceğini bilemedi. En kötüsü de 154 yaşında filandi (evet çok küçükken ölmüştü.) ve 16 yaşında göstermesi gerekirken o daha küçük gösteriyordu. Burada çocuk muamelesi gördüğünün farkındaydı ama o bir shinigamiydi. Bu adam çok sarhoş olmuş diye düşünürken adam kalkmış birde başını okşuyordu. En tiksindiği şeydi. Çünkü bu Meiki’ye geçmişini hatırlatırdı. Bunu ona akademide tanıştığı ve 1. Gotei’nin kaptanlığı alana kadar daima yanında olan biri yapardı. Elinin tersiyle adamın –adinin hak-kan olduğunu 2 saniye önce öğrenmişti.- başına okşayan elini itti. Adama hızlıca bir tekme savurarak onu devirdi ve ayağıyla üstüne bastı. Sinirlenmişti. Üzülmüştü. Ezilmişti ve kendini koruyamaz muamelesi gözüktü.

Bunu niye yaptın ben adamları senden daha kısa sürede halledebilirdim. Ah tanrım… Benim eğlenme hakkim yok mu ha?

Ruh gücünün bir kısmını saldı. Yumruğunu sıktı ama bunu vurmak için değil vurmamak için yani kendini tutmak için yapıyordu. Kendini o kadar kasıyordu ki dişlerini sıktı ve daha fazla konuşamadı. O kadar mutsuz olmuştu ki… Ama neden bu kadar bu kadar mutsuzdu bilmiyordu. Sadece mutsuzdu. O kadar. Adamın üstüne basmayı bıraktı ve Hiyori’den büyük bir şişe sert sake alarak –hırslı bir biçimde hızlı hızlı yürüyerek- oradan uzaklaştı.

Nereye gidecekti? Bilmiyordu. Mutsuzdu, mutsuzdu… Sake cennetinden –en sevdiği yerden- bile koşarak uzaklaşıyor ve oraya gitmek istemiyordu. Peki, ne yapacaktı. Ayaklarını durduramıyor koşuyor, koşuyor, koşuyordu. Bir yere gidiyordu… Ama nereye?

2539
out:hiç rp havamda değil mişim... Kaçtim o derece yani o_O...

Hak-kan kızın başını gülümseyerek okşuyordu. Ama kızın çok üzgün bir ifadesi vardı, biraz da öfkeli gibiydi.. Kız elinin tersiyle Hak-kan'ın kolunu itti.. Hak-kan şaşırdı, tam kıza onu neyin üzdüğünü, sorunun ne olduğunu soracakken karnına hızlıca bir tekme yedi ve yere düştü.. Çok şaşkındı, küçük kızın gözlerine baktı.. O gözler.. Sanırım o ''küçük'' bir kız değilidi.. Kız onun üstüne bastı.. Öfkeli ve üzgün suratıyla onu yerde paspas etmişti..

Bunu niye yaptın ben adamları senden daha kısa sürede halledebilirdim. Ah tanrım… Benim eğlenme hakkim yok mu ha?

Hak-kan duyduklarına inanamamıştı. Kızın ondan teşekkür etmesini, gülümsemesini beklerken neler oluyordu? Bu kızda göründüğünden daha fazlası vardı. Bunu anladı.. Kız yumruğunu sıktı,reiatsusunu saldı..O kadar gergindi ki dişlerini sıkıyordu, konuşmuyordu.. Hissettiği bu reiatsu gerçekten güçlüydü. Görünüşe göre bu reiatsu, asıl reiatsusunun sadece ufak bir bölümüydü. Daha fazla Hak-kan'ın yüzüne bakmadı, üstüne basmayı bıraktı, orada çalışan kızdan bir şişe sake alıp oradan uzaklaştı... Çok hırslı ve hızlı adımlarla gidiyordu.. Daha önce o kadar mutsuz bir surat gördüğünü sanmıyordu, niye bu kadar mutsuzdu. Kimdi bu kız..

Hak-kan ayağa kalktı toparlandı, kapıdan çıktı -kızla konuşma umuduyla-, kızın koşarak gittiğini gördü.. Hak-kan zaten sarhoştu, onun hızına erişmesi mümkün değildi..

Tekrar içeriye girdi, bir şişe daha sake alıp olan biteni düşünmeye başladı..

-1468