Hitsuomi Shikai...

Konu: Hitsuomi Shikai... Salı Ekim 05, 2010 3:36 pm

“Bu bir şaka mı, neler oluyor burada!” diye bağırdım. En son hatırladığım üç tane hollowla savaştığımdı. Bir tanesini saf dışı bırakmıştım. İkinci gözüme kestirdiğim aralarındaki en güçlüsüydü, beklenmeyen bir hamle yapmak için üzerine atladığımı hatırlıyorum. Ama gerisi çok karışık, en son hissettiğimin acı olduğundan kesinlikle eminim ve ağzımdaki kan tadını da unutmamak lazım. Çok garip hayatım boyunca bir sürü savaşın içinde bulundum ama bunu ilk defa yaşıyorum hem ben nerdeyim böyle. Gilianlarla şehrin yakınında bulunan bir parkta savaşıyordum, şu an bulunduğum gibi dağlık bir arazide değil. Neyse biraz etrafa bakıyım, belki birini bulurum ve bana nerde olduğu söyler.

Harika 10 dakikadır yürüyorum ama hiçbir canlı izine rastlamadım, tek anladığım şey etrafında dolandığım ve birazını da çıkmış olduğum dağın normal bir dağ olmadığıydı. Şimdi tekrar düşündüm de bu gerçekten büyük bir yanardağ, daha önce hiç böyle bir yanardağ ne duydum ne de gördüm. “Bu lanet yer de kimse yok mu?” diye var gücümle bağırdım, ama nafile etrafta bir yaprak bile sallanmıyor. Hatta sallanmayı bırak etrafta bir yaprak, ağaç, bile yok! Yanar dağdan olsa gerek, acaba hala aktif midir? Umarım değildir, yoksa biraz işim olacak. Neyse ben dağa çıkmaya devam edeyim en kötü ihtimal tepeden nasıl bir yerde olduğuma bakarım.

Yanardağın ucuna iyice yaklaştım, birkaç adım daha ve tepedeyim, umarım işime yara bir şeyler bulurum ya da görürüm. “Offfffffffffff!” diye bağırdım yüzümde bir sıkıntı ifadesiyle, tepeye ulaştım sonun da ne burada ne de etrafta hiçbir şey yok! Etrafa baktığımda gördüğüm tek bir şey o da başka dağlar. “Kimse yok mu?” diye tekrar bağırdım bir umutla, ama yine hiçbir cevap alamadım. Bacaklarımda ağrıdan ölüyor zaten, şurada oturulacak bir kaya var bari ona oturup dinleneyim, sonra ne yapacağımı düşünürüm. Yeni fark ettim de burası gerçekten sıcakmış, belki sıcağı sevdiğim için fark etmedim, ama şimdi sıcaklık fark edilir derece de artmaya başladı. Çok da sıkıldım zaten, ne yapsam acaba. Bari yerdeki taşları yanardağın içine atıyım de biraz aksiyon olsun. Şu atılmak için güzel taşa benziyor. Taşa bütün gücümle bir tekme attım ve yanardağın tam ortasına düşmesini sağladım. Bir dakika, yer mi sallanıyor yoksa bana mı öyle geldi? “ Bu da ne böyle?” arkamdaki yanardağdan bir şeyin çıkmasıyla verdiğim ilk tepki bu oldu. Elim hemen zanpaktouma gitti ama belimde asılı olmadığını fark ettim. Acaba ne zamandır asılı değildi, yokluğunu hiç hissetmedim. Çok garip normalde zanpaktoumu sadece uyurken çıkartırım, o zaman da hep yanı başımda durur. Ne yapacağım şimdi karşımda devasa kanatları ve gövdesi olan ateşten bir kuş var, rengi de aslında tam ateş rengi değil. Siyah küllerden oluşmuşa benziyor ama kanatlarının ucu lavın rengiyle aynı. İşin kötü kısmı ise şu an o lav rengi korkutucu gözleri ile bana bakıyor. Ellerimi tam kidou yapmak için hazırladım ki, karşımdaki kuş birden bağırdı. Onun bağırmasıyla yerimden sıçradım ama bunu belli etmemeye çalıştım, temkinli bir şekilde ellerini aşağıya indirdim. Birden garip bir ses çıkarmaya başladı, bu normal bir kuşun çıkarabileceği türden bir ses değildi, ama insan sesi de değildi. Sanki ikisi arasında kalmış gibiydi sesi. Dediğinin hiçbir şeyini anlamadım, ama kendimi ona yoğunlaştırınca zihnimde biri konuşmaya başladı. Tok bir erkek sesiydi bu. “Sen de kimsin?” dedim karşımdaki kuşa bakarak. Zihnimdeki ses “Ben senin zanpaktounum, artık birleşmemizin vakti geldi Hitsuomi. Bundan sonra tek yapman gereken gerekli komutu vermen.” Dedi çok sakin bir ses tonuyla ve karşımdaki kuş yani zanpaktoum güneşe doğru uçmaya başladı. “Dur, nereye gidiyorsun daha komutu bile söyledin!” diye arkasından bağırdım., o ise arkası bile dönmeden “Sen zaten komutu biliyorsun Hitsuomi, sadece hatırlaman lazım” dedi aynı sinir bozucu ses tonuyla ve yoluna devam etti.

Nasıl olduğunu bilmiyorum ama birden kendimi hollowlarla savaştığım yerde buldum. Etrafı incelediğimde bir hollowun yok olmakta olan cesedini ve onun yanında duran ve bana bakıp pis pis sırıtan iki hollowu gördüm. Ayağa kalkmayı denedim ve bunu zanpaktoumun desteği olmadan başaramadım. Zampaktoumu yere saplayıp kalkmak için ondan destek alırken ağzımda hala o iğrenç kan tadı vardı ve göğsümde de derin bir yarık olduğunu fark ettim. Dudkalrımda kalan kanı elimin tersiyle sildim ve zanpaktoumu yerden çıkarıp karşımda duran iki giliana çevirdim ve kısık bir sesle “Her şey daha yeni başlıyor!” dedim. Sonra zampaktuomun ruhuyla yaptığım konuşmayı düşündüm ve düşüncelerimi komutu bulmak için yoğunlaştırdım. Birden nasıl olduğunu anlamadım bir şekilde reiatsum fark edilir derece yükselmeye başladı ve zihnimde birden bir cümle belirdi, bunun komut olduğuna yüzde yüz emindim ve yüksek sesle aklımdaki cümleyi okudum “FUKATTSU SURU!”. Aniden zanpaktoum şekil değiştirdi. Artık elimde eskisinden daha havalı ve güçlü bir zanpaktou duruyordu. Zanpaktoumun bu halini biraz inceledim. Kılıcın ortasındaki küçük boğum, tutma yerinin altta kalan bölümünde zanpaktou ruhumun kafasının küçük bir benzeri, tutma yeriyle kılıcımn bağlantı noktasının etrafına onun kanatları ve kanatların ortasında kalan bir bölümde de aynı onun gözüne benzer bir mücevher vardı, tam anlamıyla mükemmeldi. Karşımda duran şok olmuş iki giliana bakıp pis pis sırıttım ve “Her şey daha yeni başladığını söylemiştim!” dedim ve onlara doğru koşmaya başladım.

Konu: Geri: Hitsuomi Shikai... Salı Ekim 05, 2010 5:02 pm

gillianlarla shikai'siz mi savaşıyosun? biraz abartılı değil mi sence? işne karışmak gibi olmasın ama biraz abartılı oluyor sanki biraz daha düşürsen abartma işini daha güzel rp ler yazarsın... Razz

Konu: Geri: Hitsuomi Shikai... Salı Ekim 05, 2010 5:06 pm

tamam o zaman ogilianları hemen hollow a çeviririz olur biter, aslında bende bunu yazdığımda acaba aşırıya mı kaçıyorum diye düşünmedim değil Very Happy

» Lukufukazi shikai
» Shizu Shikai
» Hitsuomi Toumaki
» Hitsuomi Kidou Antremanı
» Junk Shikai